Dorame
Şunu ara:
Dış Ticarette Teslim ve Ödeme Şekilleri
+1

Giriş
Dış ticaret farklı ülkeler arasında ve farklı paralar
cinsinden yapıldığı için ortaya çıkabilecek riskleri
azaltmak için dış ticarette tarafların sorumluluklarını
belirleyen farklı teslim ve ödeme yöntemleri
geliştirilmiştir. Teslim şekillerinde standartlaşma yapmak
amacıyla Uluslararası Ticaret Odası (ICC-International
Chamber of Commerce), Incoterms (International
Commercial Terms/Uluslararası Teslim Şekilleri) ismiyle
yayınlanan kuralları yürürlüğe koymuştur. Dış ticarette
kullanılan birçok ödeme yöntemi de bulunmaktadır.
İthalatçı ve ihracatçılar aralarındaki karşılıklı güven veya
garanti esasına dayalı olarak teslim ve ödeme şekillerini
kendi aralarında belirlemekte ve dış ticaret sürecini
başlatmaktadırlar.
Dış Ticarette Teslim Şekilleri-Incoterms (2010)
ICC tarafından 1936 yılında yayınlanan Incoterms,
günümüze kadar bir çok kez güncellenmiş 2019 yılı
itibariyle Incoterms (2010) kullanılmaktadır.
Incoterms (2010)
1919 yılında kurulan ICC, 1936 yılında bir dış ticaret
işleminde alıcı ve satıcının sorumluluklarının nerede
başlayıp nerede sona erdiğini gösteren uluslararası kurallar
bütünü olan Incoterms’i yayınlamıştır. Böylece ticari
taraflar, yoğun pazarlıklar yapmak ve her türlü ticari riski
düşünmek zorunda kalmadan Incoterms’te belirtilen teslim
şekillerinden birine karar vererek alıcı ve satıcıların
yükümlülük alanlarını belirleyebilmişlerdir. Incoterms,
ticareti serbest olan bir malın, ihracatçıdan ithalatçıya
ulaşıncaya kadar geçen sürede hangi teslim yöntemlerinin
kullanılabileceğini ve buna bağlı gümrüğe giriş ve çıkış
işlemlerini açıklamaktadır. Dış ticarette ortaya çıkabilecek
anlaşmazlıkları azaltmak amacıyla düzenlenen Incoterms;
teslim ile ilgili standart terimlerin kullanılmasına, taraflar
arası sorumlulukların bilinmesine, ülkeler arası farklı
uygulamaların önüne geçmeye, taraflar arası güveni tesis
etmeye ve keyfi uygulamaların ortaya çıkardığı risklerin
azalmasına katkı sağlamaktadır. Günümüzde en son
güncellenen Incoterms (2010) kullanılmaktadır. Dış
ticarette temelde birbirinden farklı olan 4 ana grup teslim
şekli bulunmaktadır. Bunlar; E Grubu (Çıkış), F Grubu
(Ana Taşıma Ödenmemiş Olarak), C Grubu (Ana Taşıma
Ödenmiş Olarak) ve D Grubu (Varış) teslim şekilleridir.
E Grubu (Çıkış): Malın, satıcının kendi ülkesinde
belirlediği bir yerde alıcıya teslimini ya da teslim için
hazır tutulmasını içerir.
EXW (EX WORKS/İşyerinde Teslim): Bu teslim şeklinde
mallar, satıcının kendi işyerinde veya kendisinin
belirlediği başka bir yerde ambalajlanmış, ancak herhangi
bir araca yüklenmemiş şekilde alıcıya teslim edilmekte ve
satıcının teslim yükümlülüğü sona ermektedir. Satıcı
açısından en az sorumluluk içeren bu teslim şekline göre
satıcının malı yükleme, sigorta yaptırma, gümrükleme
işlemi yapma vb. gibi zorunlulukları bulunmamaktadır.
EXW teslim şeklinde satıcı ve alıcının sorumlulukları
kitabınızın 78. sayfasında Tablo 4.2’de verilmiştir.
F Grubu (Ana Taşıma Ödenmemiş Olarak): Malın,
satıcının ülkesinde alıcının belirlediği yer, taşıyıcı veya
kişiye teslimini içerir.
FCA (FREE CARRIER/Taşıyıcıya Masrafsız): Bu teslim
şeklinde satıcı, ihracat gümrüklemesini tamamladığı
malları, alıcının kendi belirlediği bir yerde, alıcı tarafından
tayin edilen taşıyıcıya veya başka bir kişiye teslim etmekte
ve satıcının teslim yükümlülüğü sona ermektedir. Satıcının
malların ithalat için gümrüklenmesi, ithalat harçlarının
ödenmesi ve ithalat için gerekli gümrük formalitelerinin
takip edilmesi gibi yükümlülükleri bulunmamaktadır.
FCA teslim şeklinde satıcı ve alıcının sorumlulukları
kitabınızın 79. sayfasında Tablo 4.3’te verilmiştir.
FAS (FREE ALONGSIDE SHIP/Gemi Doğrultusunda
Masrafsız)
: Deniz ve iç su yolu taşımacılığında kullanılan
bu teslim şeklinde satıcı, ihracat gümrüklemesini
tamamladığı malları, yükleme limanında veya alıcı
tarafından gösterilen yükleme noktasında, alıcı tarafından
seçilen geminin doğrultusunda bırakarak veya zaten bu
şekilde bırakılmış malları tedarik ederek teslim etmekte ve
satıcının teslim yükümlülüğü sona ermektedir. Satıcı,
malların teslim edilmesine kadarki masraf ve riskleri
üstlenmektedir. Satıcının malların ithalat için
gümrüklenmesi, ithalat harçlarının ödenmesi ve ithalat için
gerekli gümrük formalitelerinin takip edilmesi gibi
yükümlülükleri bulunmamaktadır. FAS teslim şeklinde
satıcı ve alıcının sorumlulukları kitabınızın 80. sayfasında
Tablo 4.4’te verilmiştir.
FOB (FREE ON BOARD/Gemide Masrafsız): Deniz ve iç
su yolu taşımacılığında kullanılan bu teslim şeklinde
satıcı, ihracat gümrüklemesini tamamladığı malları, ya
yükleme limanında ya da alıcının gösterdiği yükleme
noktasında, alıcının seçtiği gemiye yükleyerek ya da bu
şekilde teslim edilen malları temin ederek teslim etmekte
ve satıcının teslim yükümlülüğü sona ermektedir. Satıcı,
malların teslim edilmesine kadarki masraf ve riskleri
üstlenmektedir. Satıcının malların ithalat için
gümrüklenmesi, ithalat harçlarının ödenmesi ve ithalat için
gerekli gümrük formalitelerinin takip edilmesi gibi
yükümlülükleri bulunmamaktadır. FOB teslim şeklinde
satıcı ve alıcının sorumlulukları kitabınızın 81. sayfasında
Tablo 4.5’te verilmiştir.
C Grubu (Ana Taşıma Ödenmiş Olarak): Malın alıcının
belirttiği varış yerine ulaşması için taşıyıcıya yüklenmesi
ve bazı masrafların satıcıya ait olmasını içerir.
CFR (COST AND FREIGHT/Masraflar ve Navlun): Deniz
ve iç su yolu taşımacılığında kullanılan bu teslim şeklinde
satıcı, ihracat gümrüklemesini tamamladığı ve navlun
masrafını ödediği malları, ya standart nitelikli bir gemide
ya da zaten bu şekilde teslim edilmiş malları tedarik
ederek teslim etmekte ve satıcının teslim yükümlülüğü
sona ermektedir. Bu teslim şeklinde satıcı, taşıma
sözleşmesi yapmak ve bunlara ilişkin masrafları ödemek
durumundadır. Satıcının, malların ithalat için
gümrüklenmesi, ithalat harçlarının ödenmesi ve ithalat için
gerekli gümrük formalitelerinin takip edilmesi gibi
yükümlülükleri bulunmamaktadır. CFR teslim şeklinde
satıcı ve alıcının sorumlulukları kitabınızın 82. sayfasında
Tablo 4.6’da verilmiştir.
CIF (COST INSURANCE AND FREIGHT/Masraflar,
Sigorta ve Navlun)
: Deniz ve iç su yolu taşımacılığında
kullanılan bu teslim şeklinde satıcı, sigorta primi, navlun,
yükleme masraflarını ödediği ve risklerini üstlendiği
malları ya standart nitelikli bir gemide ya da zaten bu
şekilde teslim edilmiş malları tedarik ederek teslim
etmekte ve satıcının teslim yükümlülüğü sona ermektedir.
Bu teslim şeklinde satıcı, taşıma ve sigorta sözleşmesi
yapmak ve bunlara ilişkin masrafları ödemek
durumundadır. Satıcının, malların ithalat için
gümrüklenmesi, ithalat harçlarının ödenmesi ve ithalat için
gerekli gümrük formalitelerinin takip edilmesi gibi
yükümlülükleri bulunmamaktadır. CIF teslim şeklinde
satıcı ve alıcının sorumlulukları kitabınızın 83. sayfasında
Tablo 4.7’de verilmiştir.
CPT (CARRIAGE PAID TO/Taşıma Ödenmiş Olarak): Bu
teslim şeklinde satıcı, ihracat gümrüklemesini
tamamladığı ve navlun masrafını ödediği malları,
kendisinin belirlediği taşımacıya teslim etmekte ve
satıcının teslim yükümlülüğü sona ermektedir. Bu teslim
şeklinde satıcı, malın taşımacıya teslim edildiği yerden
kararlaştırılan varış yerine kadar taşınması için taşıma
sözleşmesi yapmak ve buna ilişkin masrafları ödemek
durumundadır. Ancak satıcının, malların ithalat için
gümrüklenmesi, ithalat harçlarının ödenmesi ve ithalat için
gerekli gümrük formalitelerinin takip edilmesi gibi
yükümlülükleri bulunmamaktadır. CPT teslim şeklinde
satıcı ve alıcının sorumlulukları kitabınızın 84. sayfasında
Tablo 4.8’de verilmiştir.
CIP (CARRIAGE INSURANCE PAID TO/Taşıma ve
Sigorta Ödenmiş Olarak)
: Bu teslim şeklinde satıcı, ihracat
gümrüklemesini tamamladığı ve navlun masrafını ödediği
malları, kendisinin belirlediği taşımacı kişiye teslim etmekte
ve satıcının teslim yükümlülüğü sona ermektedir. Bu teslim
şeklinde satıcı, malın taşımacıya teslim edildiği yerden
kararlaştırılan varış yerine kadar taşınması için taşıma
sözleşmesi ve yolculuk sırasında mallara ilişkin zayi ve
hasar riskine karşılık bir sigorta sözleşmesi yapmak ve
bunlara ilişkin masrafları ödemek durumundadır. Satıcının,
malların ithalat için gümrüklenmesi, ithalat harçlarının
ödenmesi ve ithalat için gerekli gümrük formalitelerinin
takip edilmesi gibi yükümlülükleri bulunmamaktadır. CIP
teslim şeklinde satıcı ve alıcının sorumlulukları kitabınızın
85. sayfasında Tablo 4.9’da verilmiştir.
D Grubu (Varış): Malın alıcının belirttiği varış yerine
kadar satıcı tarafından taşınması ve her türlü masrafın
satıcıya ait olmasını içeren gruptur.
DAP (DELIVERED AT PLACE/Belirlenen Yerde Teslim):
Bu teslim şeklinde satıcı, ihracat gümrüklemesini
tamamladığı malları, belirlenen varış yerinde taşıma
aracından boşaltmadan/boşaltılmaya hazır şekilde alıcının
tasarrufuna bırakarak teslim etmekte ve satıcının teslim
yükümlülüğü sona ermektedir. Satıcı taşıma sözleşmesi
yapmak ve malların belirlenen varış yerine getirilmesine
ilişkin tüm hasar ve masrafları üstlenmek durumundadır.
Satıcının malların ithalat için gümrüklenmesi, ithalat
harçlarının ödenmesi ve ithalat için gerekli gümrük
formalitelerinin takip edilmesi gibi yükümlülükleri
bulunmamaktadır. DAP teslim şeklinde satıcı ve alıcının
sorumlulukları kitabınızın 86. sayfasında Tablo 4.10’da
verilmiştir.
DAT (DELIVERED AT TERMINAL/Terminalde Teslim):
Bu teslim şeklinde satıcı, ihracat gümrüklemesini
tamamladığı malları, belirlenen varış yerinde veya
limanında taşıma aracından boşaltılmış bir şekilde alıcının
tasarrufuna bırakarak teslim etmekte ve satıcının teslim
yükümlülüğü sona ermektedir. Satıcı, masrafları kendisine
ait olmak üzere, malların kararlaştırılan varma yerinden
veya limanından belirlenen terminale taşınması için taşıma
sözleşmesi yapmalıdır. Satıcı malların belirlenen varma
yerine getirilmesine ve taşıma aracından boşaltılmasına
ilişkin tüm hasar ve masrafları üstlenmek durumundadır.
Satıcının malların ithalat için gümrüklenmesi, ithalat
harçlarının ödenmesi ve ithalat için gerekli gümrük
formalitelerinin takip edilmesi gibi yükümlülükleri
bulunmamaktadır. DAT teslim şeklinde satıcı ve alıcının
sorumlulukları kitabınızın 87. sayfasında Tablo 4.11’de
verilmiştir.
DDP (DELIVERED DUTY PAID/Gümrük Ödenmiş
Olarak Teslim)
: Satıcı açısından en fazla yükümlülük
gerektiren bu teslim şeklinde satıcı, ihracat ve ithalat
gümrüklemesini tamamladığı malları, belirlenen varış
yerinde taşıma aracından boşaltmadan/boşaltılmaya hazır
şekilde alıcının tasarrufuna bırakarak teslim etmekte ve
satıcının teslim yükümlülüğü sona ermektedir. Satıcı,
masrafları kendisine ait olmak üzere, malların belirlenen
teslim yerine veya noktaya kadar taşınması için taşıma
sözleşmesi yapmaktadır. Satıcı, malların belirlenen varma
yerine getirilmesine ilişkin, tüm hasar ve masrafları
üstlenmek durumundadır. Satıcının malların ithalat için
gümrüklenmesi, ithalat harçlarının ödenmesi ve ithalat için
gerekli gümrük formalitelerinin takip edilmesi gibi
yükümlülükleri de bulunmaktadır. DDP teslim şeklinde
satıcı ve alıcının sorumlulukları kitabınızın 88. sayfasında
Tablo 4.12’de verilmiştir.
Dış Ticarette Güvene Dayalı Ödeme Şekilleri
Karşı (Bağlı) Ticaret
Ticari taraflar arasında yapılan sözleşme gereğince,
ihracatçının yurtdışına sevk ettiği malın/hizmetin
bedelinin hemen ve/veya belli bir süre sonra ithalatçı
tarafından mal/hizmet olarak gönderilmesi durumunda bir
satış/ihracat işlemi karşılığında bir alış/ithalat işlemi
yapılmaktadır. Bu yöntem, yeterli dövizi olmayan fakat
mal ihraç etmek isteyen ya da serbest dövizle satılması zor
olan malları olan özel firma veya kamu kurumu
niteliğindeki ithalatçılar için oldukça uygundur. Karşı
(bağlı) ticaretin; takas, kliring, aktarma ticareti, karşı
satınalım, geri satınalım ve dengeleme (offset) anlaşması
gibi çeşitleri bulunmaktadır.
Takas: İhraç edilen bir mal, hizmet veya üretim faktörü
bedelinin tamamen veya kısmen mal, hizmet veya (hizmet
karşılığı) döviz ile karşılanması işlemidir. Takas işlemi,
özel takas ve bağlı muamele olarak ikiye ayrılmaktadır.
Özel takasta (iki yanlı takas), bir ithalatçı ile bir ihracatçı
firma karşılıklı olarak mal ve/veya hizmet alış verişi
yapmakta ve ülkeler arasında para transferi olmadan ticari
işlem tamamlanmış olmaktadır. Ticarete katılan firma
sayısına göre takas iki, üç veya dört taraflı olabilmektedir.
İkiden fazla taraf arasında yapılan takas işlemine bağlı
muamele denilmektedir.
Kliring (Denkleştirme): Aralarında anlaşma bulunan
ülkelerin her birinde ithalatçılar ithal ettikleri malların
bedelini kendi ülkelerindeki merkez bankalarına/kliring
ofisine ulusal para cinsinden ödemektedirler. Merkez
bankası/kliring ofisi aynı yabancı ülkeye mal satan
ihracatçıların alacaklarını ilgili hesapta birikmiş olan bu
paralarla ödenmektedir. Böylece ihracat gelirleri ithalat
giderleri ile denkleştirilmekte ve ülkeler arasında döviz
transferi yapılmadan ticaret gerçekleştirilmiş olmaktadır.
Gelirler ve giderler arasında fark herhangi bir konvertibl
para ile ödeme yaparak denkleştirilmekte ve hesaplar arası
dengesizlik giderilmektedir.
Aktarma Ticareti: Kliring işlemlerinde ihracatçı ile
ithalatçının alacak-borç hesapları arasındaki dengenin
sağlanamaması durumunu gidermek amacıyla geliştirilmiş
bir ödeme şeklidir. Buna göre alacağın borçtan fazla
olması durumunda, alacaklı durumda olan ihracatçı ülke
bu alacak hakkını üçüncü bir ülkeye aktarmaktadır.
Alacak hakkını devralan üçüncü ülkenin, borçlu olan
ithalatçı ülkeden ithalat yapması ile aktarmalı ticaret
tamamlanmaktadır. Böylece hesaplar arası fark
denkleştirilmiş olmaktadır.
Karşı Satınalım: Bir ülkeye yapılan mal ihracı karşılığında,
belli bir süre sonra aynı ülkeden başka bir mal ithal
edilmektedir. Bu tür ticarette genellikle karşılıklı olarak
satın alınacak mallardan oluşan bir liste hazırlanmakta ve
bu mallar arasından seçim yapılmaktadır.
Geri Satınalım: Bu yöntemde yapılan bir ihracat işlemi
karşılığında, belli bir süre sonra aynı ülkeden ihracat
işlemiyle ilgili bir malın ithali yapılmaktadır. Geri
satınalım yönteminde mal ihracı karşılığında üretim
teknolojisi alma ya da üretim tesisi kurma anlaşması
yapılmaktadır.
Dengeleme (Offset)Anlaşması: Bu yöntemde, öncelikle
uçak, askerî malzeme, elektronik tesis vb. gibi ihraç bedeli
çok yüksek olan bir ihracat işlemi yapılmaktadır. Daha
sonra ihracatçı ülke, ithalatçı ülke için çok pahalı olan bu
işlemin maliyetini azaltmak (dengelemek) için o ülkeye
döviz geliri yaratan ve/veya döviz gideri azaltan
hizmetlerde bulunmaktadır.
Garantisiz Peşin Ödeme
Güvene dayalı bir yöntem olan peşin ödemede ithalatçı,
malın bedelini ödedikten sonra ihracatçı malı
göndermektedir. Bu ödeme şeklinde ithalatçı ve ihracatçı
firma ile ithalatçının ve ihracatçının bankası olmak üzere
dört taraf arasında sözleşme yapılmakta ve işlemler bu
sözleşmeye bağlı olarak gerçekleştirilmektedir. İhracatçı
hesabındaki parayı kendi ulusal para birimi cinsinden
tahsil etmekte ve Döviz Alım Belgesi (DAB)
düzenlemektedir. Mal bedelini alan ihracatçı ihracata konu
olan malı yurtdışına sevk ederek ithalatçı firmaya
göndermektedir. İthalatçı firma yaptığı peşin ödemeye
ilişkin beyanı ibraz ederek malları ilgili gümrükten
almaktadır. Peşin ödemede tüm riski ithalatçı
üstlenmektedir. Peşin ödeme yöntemi, ithalatçıların tüm
riski üstlenmek istememeleri, yoğun rekabet koşulları ve
pazarlama imkânlarının kısıtlı olması gibi nedenlerle dış
ticarette fazla yaygın olmayan bir yöntemdir.
Konsinye İhracat
Bu ödeme şeklinde ihracatçı malını satması için yurt
dışındaki kendi şube temsilciliklerine, ithalatçıya ya da
komisyoncuya göndermekte ve mal satıldıktan sonra da
komisyoncu mal bedelini kendisine/ihracatçıya
göndermektedir. Satış işlemi, ihracatçı ile
ithalatçı/komisyoncu arasında yapılan konsinye satış
sözleşmesine göre yapılmaktadır. Güvene dayalı bu yöntem
kesin satış sözleşmesine dayanmadığı için mal satılıncaya
kadar mülkiyet hakkı ihracatçıya aittir. Komisyoncu sadece
malların satış sorumluluğunu üstlenmektedir. Bu yöntem
uygulamada çok az kullanılmaktadır.
Mal Karşılığında Ödeme (Açık Hesap)
Birbirlerine güvenen ve uzun yıllardır birlikte iş yapan
ihracatçı ve ithalatçı arasında yapılan sözleşme
doğrultusunda ihracatçı, mal bedelini belirlenen ileri bir
tarihte almak üzere ithalatçının ülkesindeki ilgili gümrük
idaresine partiler hâlinde mal göndermektedir. Bu yönteme
göre aslında ihracatçı, ithalatçıya bir hesap açmış ve bu
hesap üzerinden kredi sağlamış gibi olmaktadır. Mal
karşılığında ödeme yöntemi, ithalatçı açısından risk
taşımamaktadır. Ancak ihracatçı mal bedelinin
ödenmemesi, geç ve/veya eksik ödenmesi gibi ticari riskleri
üstlenmiş olmaktadır. Günümüz koşullarında bilgi iletişim
teknolojilerindeki gelişme sayesinde firmalar hakkında bilgi
toplamak kolaylaşmıştır. Bu durum açık hesap işlemlerinin
dış ticarette yaygınlaşmasına olanak sağlamıştır.
Belge Karşılığında Ödeme
Bu ödeme şeklinde ihracatçı malları yurtdışına göndermekte
ve eş zamanlı olarak da hazırladığı belgeleri, mal bedeli
ödendikten sonra ithalatçıya teslim edilmesi şartıyla kendi
bankasına ve onun aracılığıyla ithalatçının bankasına
göndermektedir. Yani önce mal bedeli ödenmekte daha
sonra malı almaya yarayan belgeler alınabilmektedir. Belge
karşılığı ödemede kullanılan belgeler; mal bedelinin tahsili
amacıyla kullanılan mali ve malın ihracı ile ilgili ticari
olmak üzere iki gruba ayrılmaktadır. Belge karşılığında
ödemenin görüldüğünde ödemeli poliçe ve vadeli poliçe
olmak üzere iki türü vardır. Belge karşılığında ödeme
yönteminin ihracatçı ve ithalatçı açısından bir takım
dezavantajları/ riskleri bulunmaktadır.
İhracatçı açısından dezavantajları;
Yurtdışına gönderilmiş olan malların ithalatçı
tarafından teslim alınmaması,
Kabul edilen vadeli poliçedeki mal bedelinin
belirlenen zamanda ödenmemesi,
İthalatçının ülkesinde kambiyo denetimi
uygulanması nedeniyle mal bedeli transferinin
yapılmaması/gecikmesi,
İthalatçının mali sıkıntı yaşaması ve/veya iflas
etmesi,
İthalatçının ticari teamüllere uygun olmayan
tavırlar sergilemesi vb. gibidir.
İthalatçının karşılaşacağı riskler ise,
Malların belirlenen sürede ülkeye
gelmemesi/gecikmesi,
Mallar görülmeden ödemenin yapılması,
Vadeli poliçenin kabulünün ticari itibarı
zedeleyebilmesi,
Malların siparişe uygun olarak hazırlanmaması
vb. şeklindedir.
Dış Ticarette Garantili/Güvenceli Ödeme Şekilleri
Garantili Peşin Ödeme
İhracatçı açısından en elverişli yöntem olan peşin
ödemede, tüm riski ithalatçı üstlenmektedir. Bu kapsamda
ithalatçı; ihracatçının ülkesindeki olumsuz koşullar
nedeniyle malların sevkinin gecikmesi ve bu nedenle elde
edebileceği kazançlardan mahrum olma, malların
kararlaştırılan miktar ve kaliteye uygun olmaması veya
mal sevkinin yapılmaması gibi risklerle
karşılaşabilmektedir. Söz konusu riskler karşısında
ithalatçı, ihracatçının bankasından garanti/teminat
mektubu veya ipotek kaydı alarak güvenceli bir şekilde
hareket etmeye çalışmaktadır.
Ortak Hesap
Güvene dayalı yöntemlerden biri olan konsinye ihracata
ilişkin yüksek riskler nedeniyle bu satışları kısmen garanti
altına alan yeni bir satış yöntemidir. Satış işlemi, ihracatçı
ile ithalatçı/komisyoncu arasında yapılan konsinye satış
sözleşmesine göre yapılmaktadır. Kesin satış sözleşmesi
yapılmayan bu yöntemde de mülkiyet hakkı ihracatçıya ait
olan mal yurtdışındaki komisyoncuya veya ithalatçıya
gönderilmektedir. Kesin satış, mal gönderildiği zaman
değil, mal komisyoncu tarafından satıldığı zaman
gerçekleşmektedir.
Akreditifli Ödeme

İthalatçı ile ihracatçının birbirlerine yeterince
güvenmedikleri durumlar için uygun olan akreditifli
ödeme, ithalatçının bankası aracılığıyla ihracatçının
bankasına göndermiş olduğu şartlı bir ödeme

mektubu/taahhüdüdür. Bu ödeme yönteminde ithalatçı,
anlaşmalı bankasında ihracatçı için bir akreditif/kredi
hesabı açtırmakta ve bunu kendi bankası aracılığıyla
ihracatçının bankasına bildirmektedir. Akreditifli ödeme
için ithalatçı ile ihracatçı arasında satış ve ödeme
sözleşmesi, ithalatçı ile anlaşmalı bankası arasında teklif
mektubuna dayalı hesap açma sözleşmesi yapılmaktadır.
Akreditif Çeşitleri:
Feshedilebilir ve Feshedilemez Akreditif
Onaysız ve Onaylı Akreditif
Dönen Akreditif
Kırmızı Şartlı Akreditif
Yeşil Şartlı Akreditif
Karşılıklı Akreditif
Devredilebilir ve Tahsisli Akreditif
Garantili Akreditif
Kabul Kredili Ödeme
Bu ödeme şeklinde, ihracatçı tarafından düzenlenen ve
ithalatçının ilerideki bir tarihte koşulsuz olarak belli bir
miktar ödeme yapmasını emreden vadeli poliçenin
ithalatçı veya ithalatçının bankası tarafından kabul
edilmesi söz konusudur. İhracatçının kendi bankası
aracılığıyla ithalatçıya veya ithalatçının bankasına çektiği
vadeli poliçeyi ithalatçı kabul ederse ticari kabul, banka
kabul ederse banka kabulü olmaktadır. Böylece ihracatçı
satmış olduğu malı gönderip, ilgili belgeleri kendi
bankasına ibraz ederek belirlenen süre içerisinde mal
bedelini tahsil etmeyi garantilemiş olmaktadır.
Banka Ödeme Yükümlülüğü (BPO)
Bu yöntem, akreditifli ödeme ile mal karşılığında
ödemenin elektronik ortamda birleştirilmiş hâlidir. Buna
göre ithalatçı ve ihracatçının düzenlediği belgeler yerine
belgelerin üzerindeki bilgiler/veriler elektronik ortamda
karşılaştırılmakta ve sonrasında ithalatçının bankası,
ihracatçının bankasına vadeli olarak belirli bir miktar
ödeme yapmayı geri dönülemez ve bağımsız bir şekilde
taahhüt etmektedir.
Bu yöntemin kullanılabilmesi için bankaların elektronik
ortamda veri eşleşmesi yapabilecek bir sistem olan İşlem
Eşleştirme Uygulamasına sahip olmaları gerekmektedir.
Banka ödeme yükümlülüğünün faydaları;
Ticari riskleri azaltmaktadır,
Mal karşılığında ödemeye banka güvencesi
getirmektedir,
Operasyonel yük ve maliyeti düşürmektedir,
İşlem hızını artırarak zaman kaybını
azaltmaktadır,
Taraflara güvence sağlarken, bürokratik işlemleri
azaltmaktadır,
Prefinansman ve post finansman imkânı
sağlamaktadır,
Belgelere ilişkin kaybolma, yırtılma vb. gibi
sorunları ortadan kaldırmaktadır vb. şeklindedir.

İhracat ve İthalat Sürecinin Temel Aşamaları
+2

İhracat ve İthalat Sürecinin Temel Aşamaları

Ülkeler arası mal ve hizmet alışverişinin belirli kurallar
çerçevesinde düzenlenmesi ve dış ticaretle uğraşan
aktörlerin buna uygun hareket etmeleri, dış ticaretin
sürekliliği ve pozitif ekonomik katkılar açısından önem arz
etmektedir. Dış ticaret yapan ülkelerin çoğu hem
uluslararası hem de ulusal düzeyde keyfi uygulamaların
olumsuz sonuçlarından kaçınmak amacıyla ithalatçı ve
ihracatçıların dış ticaret uygulamaları ile ilgili olarak yerine
getirmeleri gereken koşul, usul ve esaslar belirlemişlerdir.
Böylece dış ticaret işlemlerinin düzenlenmesini içeren
kurallar bütünü olan dış ticaret mevzuatı kanun koyucular
tarafından güvence altına alınmıştır.
İhracat ve İthalat Sürecinin Temel Aşamaları
Dış ticaret faaliyetlerine dahil olan ekonomik aktörlerin
ihracat ve ithalat uygulamalarına ilişkin sürecin her
aşamasını iyi bilmesi ve dikkatli bir şekilde ticari hayata
dahil olması gerekmektedir. Aksi durumda hem yapılan
yatırımlar hem de kıt ülke kaynakları gereksiz yere israf
edilmiş olacaktır.
İhracat Sürecinin Aşamaları
Dış piyasalara açılarak mal ve hizmet satmanın iki temel
yolu vardır. Birincisi, bir firmanın ürettiği mal-hizmetleri
doğrudan kendisinin ihraç etmesi, ikincisi ise firmanın
yurtiçi piyasadaki aracı firmaların yardımıyla dolaylı
ihracat yapmasıdır. Doğrudan ihracatın temel avantajları;
aracıları bertaraf ederek kâr marjını artırmak, ihracatçının
ithalatçı ile daha yakın ilişkiler kurması, tüm ihracat
aşamalarını kontrol etmek vb. iken, dezavantajları; zaman
ve kaynak israfı, ihracatçının doğrudan risklerle karşı
karşıya kalması gibi sorunlardır.
Dolaylı ihracatın avantajları; ihracatçının satış yerine
üretime yönelebilmesi, aracıların deneyimlerinden
faydalanma vb. gibi hususlarken, dezavantajları;
ihracatçının mal üzerindeki kontrolünü kaybetmesi,
ihracatçının dolandırılabilmesi vb. gibi sıkıntılardır. Her iki
yöntemin de asıl amacı, en uygun miktar ve fiyat bileşimini
oluşturarak ihracat gelirlerini yükseltmektir. İhracat yapmak
için belli aşamaların takip edilmesi ve belli kurallara
uyulması gerekmektedir. Bunun için öncelikle ihracat iş
planı hazırlanması gerekmektedir. İş planı doğrultusunda
hareket eden ticari firmaların ihracat yapmaları için takip
etmeleri gereken temel aşamalar; ihracatçı sıfatının
kazanılması, alıcının/ithalatçının bulunması ve sözleşme
imzalanması, mal-hizmet ve belge hazırlanması, gümrük ve
lojistik işlemleri ve ihracat sonrası işlemler şeklindedir.
İhracatçı Sıfatının Kazanılması:

Ticari bir işlemin ihracat
olabilmesi; ihracat ve gümrük mevzuatlarına göre ticareti
serbest olan bir mal veya hizmetin gerekli bilgi ve
belgelerle birlikte ilgili gümrük mercilerine teslim
edilmesini, mal-hizmetin yurtdışına çıkarılmasını,
kambiyo mevzuatına uygun olarak mal bedelinin bankalar
aracılığıyla ya da elden teslim alınmasını gerektirmektedir.
Ticari girişimcilerin ve/veya firmaların ihracat
yapabilmeleri için ihracatçı/tacirlik sıfatını kazanmaları
gerekmektedir.
Alıcının/İthalatçının Bulunması ve Sözleşme İmzalanması:


Alıcılar; firmanın malını hammadde olarak kullanmak için
alan üretici firmalar, toptancılar ya da aracı firmalar
olabilir. Günümüz koşullarında genellikle aracılarla
çalışıldığı görülmektedir. Aracılar genel olarak ithalat
işleminin tüm adımlarını kendileri üstlenmekte ve
hizmetleri karşılığında ücret almaktadırlar. Alıcı/ithalatçı
bulunmasına ilişkin araştırmalar yapılırken göz önünde
bulundurulması gereken temel hususlar; satıcının mal ve
hizmetlerinin nitelikleri, alıcıların talep yapıları ve
tercihleri, rekabetçi fiyatlar, miktar ve kalite unsurları,
standartlara uygunluk vb. gibi satıcı ve alıcının
kazançlarını optimum seviyeye çıkarabilecek özelliklerdir.
Alıcı bulunduktan sonra ihracatçı, satılacak mal ve
hizmetin miktarı ve özellikleri, birim ve toplam fiyatı,
ambalaj özellikleri, taşımacılık modları, ödeme şekli,
yükleme şekli, karşılıklı sorumluluklar ve cezai
uygulamalar vb. gibi hususları içeren bir teklif hazırlayıp
ithalatçıya göndermektedir. İthalatçı tarafından yapılan
incelemeler sonrasında taraflar arasında bir satış
sözleşmesi imzalanmaktadır. Ticari sözleşmeler,
sözleşmeye taraf olanlar arasında bağlayıcıdır ve
sözleşmeye imza atıldığı anda geçerli hale gelmektedirler.
Mal ve Belge Hazırlığı:

Alıcı ile yapılan sözleşme
kapsamında ihracatçının malın üretimi ve elde edilen
malların nitelikleri konusunda ithalatçı bilgilendirilmeli ve
ağırlık, hacim, koli adedi vb. konularda sözleşmeye
uygunluğu kontrol edilmelidir. Nihai mallar sözleşme de
belirtildiği şekilde paketlenmeli/kolilenmeli, gerekli
önlemler alınarak uygun şekilde depolanmalı ve mallarla
ilgili belgeler hazırlanmalıdır. İhraç edilecek mallar
paketlenirken ve taşıma firmasına teslim edilirken bir
yandan da mallara uygun belgeler hazırlanmaktadır.
Gümrükleme ve Taşımacılık İşlemleri:

İhracatçı firma ihraç konusu malı ve ilgili belgelerle birlikte hazırladığı
gümrük beyannamesini gümrük idaresine teslim etmelidir.
Gümrük beyannamesi, ihracatçının gümrük mevzuatına
uygun olarak hazırlayıp ilgili ihracatçı birliğine
onaylattıktan sonra gümrükleme işlemi için gümrük
idaresine teslim ettiği belgedir. Bu belge tescil edildikten
sonra resmi olarak ihracat işlemi başlamış olmaktadır.
Taşıyıcı ile gümrük sahasına gelen mallar kontrol
edilmektedir. Dış ticaret payı ve/veya sabit sermaye
yatırımları yüksek olan, ticari açıdan güvenilir, kayıtları
izlenebilir ve mali yeterliliği onaylanmış kişi/firmalara ilgili
bakanlık tarafından verilen onaylanmış kişi statü belgesi ve
yetkilendirilmiş yükümlü sertifikası, gümrükleme
işlemlerinde kolaylık sağlamakta, zaman ve kaynak
tasarrufu sağlamaktadır. Gümrükleme sürecinde malın
depolanmasından, taşıma ve dağıtım hizmetlerine kadar tüm
gümrük işleri yapılan anlaşma çerçevesinde taşıma firmaları
tarafından gerçekleştirilmektedir. Genellikle dolaylı ihracat
işlemlerinde ihracatçı adına faaliyet yürüten acenteler
taşıma işlerini de yüklenmektedirler.

İhracat Sonrası İşlemler:

Ticari malların ülke sınırından
çıkışı sonrasında, tahsil edilmemiş olan mal bedelinin
ülkeye getirilmesi için anlaşmalı bankaya ya da ilgili
ithalatçıya başvurulmalıdır. İhracat geliri üzerindeki
işlemler bitirilince mal bedeli ihracatçıya teslim edilerek
ihracat süreci sonlandırılmalıdır.

İthalat Sürecinin Aşamaları


Ticari ilişkiler çerçevesinde firmaların dış piyasalardan mal
ve hizmet alımlarının en bilinen yolu ithalattır. İthalat
işlemini bizzat ithalatçının kendisi gerçekleştirebileceği gibi
gümrük mevzuatı ile öngörülen tasarrufları ve işlemleri
gerçekleştirmesi için bir temsilci de tayin edilebilir. Temsil
doğrudan veya dolaylı olabilir. Her iki temsil türünün de
birtakım avantaj ve dezavantajları bulunmakla birlikte asıl
amaç, ithalat işlemlerini kolaylaştırmak ve ithalat giderlerini
azaltmaktır. İthalat yapmak için belli aşamaların takip
edilmesi ve belli kurallara uyulması gerekmektedir. Bunun
için öncelikle ithalat iş planı hazırlanması gerekmektedir. İş
planı doğrultusunda hareket eden ticari firmaların ithalat
yapmaları için takip etmeleri gereken temel aşamalar;
ithalatçı sıfatının kazanılması, gümrük idaresine kayıt
yapılması, satıcının/ihracatçının bulunması ve sözleşme
imzalanması, mal-hizmet alımı için belge hazırlanması,
gümrük ve taşımacılık işlemleri ve ithalat sonrası işlemler
şeklindedir.
İthalatçı Sıfatının Kazanılması:

Dış ticaret ve gümrük
mevzuatlarına uygun olarak yurtdışından mal ve hizmet
alınmasına ithalat denilmektedir. Ticari bir işlemin ithalat
olabilmesi; ticareti serbest olan bir mal veya hizmetin
gümrükten teslim alınması için gerekli bilgi ve belgelerle
birlikte ilgili gümrük mercilerine başvurulmasını, mal ve
hizmetin yurt içine getirilmesini, kambiyo mevzuatına
uygun olarak mal bedelinin bankalar aracılığıyla ya da
elden ihracatçıya gönderilmesini gerektirmektedir. Ticari
girişimcilerin ve/veya firmaların ithalat yapabilmeleri için
ithalatçı/tacirlik sıfatını kazanmaları gerekmektedir.
İthalatçı sıfatı kazanılması sonrasında ithalat yapmak için
gümrük idaresine kayıt yaptırmak gerekmektedir.
Satıcının/İhracatçının Bulunması ve Sözleşme
İmzalanması:

İthalat yapan kişi/firmaların, ihtiyaçlarına ve
ticari koşullarına uygun mal ve hizmet alabilmeleri için
öncelikle satıcılarla/ihracatçılarla irtibata geçmeleri ve
ithalat uygulaması için sözleşme imzalamaları
gerekmektedir. Satıcı belirlenirken, tarihsel ya da özel
koşulları nedeniyle rekabet üstünlüğü elde etmiş olan
rakip ithalatçı firmaları özellikle dikkate almak
gerekmektedir. Günümüz koşullarında genellikle aracılarla
çalışıldığı görülmektedir. Tedarikçi firmalar genel olarak
ihracat işleminin tüm adımlarını kendileri üstlenmekte ve
hizmetleri karşılığında ücret almaktadırlar. Satıcı/ihracatçı
bulunmasına ilişkin araştırmalar yapılırken göz önünde
bulundurulması gereken temel hususlar; satıcının mal ve
hizmetlerinin nitelikleri, ithalatçının kendi ihtiyaçları,
rekabetçi fiyatlar, miktar ve kaliteye ilişkin hususlar,
standartlara uygunluk vb. gibi alıcı ve satıcının kazanç
sağlamasına olanak tanıyan özelliklerdir. Satıcı
bulunduktan sonra ithalatçı, satılacak mal ve hizmetin
miktarı ve özellikleri, koli/ambalaj özellikleri, birim ve
toplam fiyatı, ödeme şekli, taşımacılık yöntemleri,
yükleme şekli, karşılıklı hak ve sorumluluklar vb. gibi
hususları içeren bir teklif hazırlayıp ihracatçıya
göndermektedir. İhracatçı tarafından yapılan incelemeler
sonrasında taraflar arasında bir satış sözleşmesi
imzalanmaktadır. Taraflar arasında yapılan ticari
sözleşmeler bağlayıcı niteliktedir.
Mal ve Belge Hazırlığı:

Satıcı ile yapılan sözleşme
kapsamında ihracatçı, ithal edilecek mal-hizmetleri ve
bunlarla ilgili belgeleri hazırlayıp banka aracılığıyla
ithalatçıya göndermelidir. İhracatçının hazırladığı mallar
sözleşmeye göre paketlenerek uygun şekilde
depolandıktan sonra ithalatçıya haber verilmelidir. İthal
edilecek malların depolara gönderilme ve taşıma firmasına
teslim edilme aşamasında mallarla ilgili belgelerin de
tamamlanması gerekmektedir. İthal edilecek mal-hizmetin
niteliklerine, ihracatçı/ satıcı ülkeye ve ithalat çeşidine
göre farklılık sergileyen birtakım belgeler, mallar
gümrüklere teslim edilirken mallarla birlikte gümrük
idaresine teslim edilmektedir.
Gümrükleme ve Taşımacılık İşlemleri:

Ticareti serbest olan mal ve hizmetlerin gümrük giriş işlemlerinin yapılıp
teslim alınabilmesi için ihracatçının banka aracılığıyla
ilgili belgeleri ithalatçıya göndermesi gerekmektedir.
Gelen belgeler doğrultusunda ithalatçı firma, ithal edilecek
mal ve ilgili belgelerle birlikte gümrük beyannamesi
hazırlamaktadır. Bu belge gümrük idaresi tarafından tescil
edildikten sonra resmî olarak ithalat işlemine
başlanabilmektedir. Taşıyıcı ile gümrük sahasına gelen
mallar kontrol edilmektedir. Gümrükleme sürecinde malın
teslim alınmasından depolanmasına, yurtiçi taşıma ve
dağıtım hizmetlerine kadar tüm nakliye işlemleri yapılan
anlaşma çerçevesinde taşıma firmaları tarafından
gerçekleştirilebilmektedir. Malların gümrüğe girişi
sonrasında beyanname kapatılarak nüshalar ilgili mercilere
gönderilmektedir. İthalatçı firma, gümrüğe gelen mal ilgili
mevzuat hükümlerine göre belge ve izin sürecini
tamamlayarak malı gümrükten çekebilmektedir.
İthalat Sonrası İşlemler: Satıcı ile alıcı arasında
kararlaştırılan ödeme şekline göre ithalatçı, anlaşmalı
banka ile görüşerek kefalet almalıdır. Malın teslim
alınabilmesi için kural olarak ithalatçının bankası
aracılığıyla mal bedelini yurtdışına transfer etmesi
gerekmektedir. İthalatçının yapmış olduğu ödeme
sonrasında, ithalatçı firmanın talimatı doğrultusunda ithal
edilen mal ve hizmetler tutuldukları geçici depo ya da
antrepolardan gümrüklü eşya teslim fişi düzenlenerek
yurtiçi nakliye firmasına teslim edilmektedir.

İhracat Uygulamaları
Yurtiçi kaynaklarla üretilen mal ve hizmetlerin ihracatının
yapılması, artırılması ve dünya piyasalarında rekabet gücü
elde edilmesi dışa açık ülkelerin önem verdikleri konuların
başında, gelmektedir.

İhracata Konu Olan Mal ve Hizmetler
Uluslararası anlaşmalar gereği veya ülke ekonomilerine
özgü birtakım sebeplerle bazı malların ihracatı konusunda
birtakım koşulların yerine getirilmesi ve/veya malın
ihracatının hiç yapılmaması yönünde kararlar
alınmaktadır. Bu kapsamdaki malları dört grup altında
toplamak mümkündür. Bunlar; ihracı yasak mallar, ön
izne bağlı mallar, bedelsiz ihraç edilecek mallar ve ihracı
kayda bağlı mallar şeklindedir.


İhracı Yasak Mallar: Dış ticaret yapan ülkelerin taraf
oldukları uluslararası anlaşmalar ve ticari politikalar
doğrultusunda bazı malların ihracatının yapılması
yasaklanmıştır. Uluslararası anlaşmalara uyma gerekliliği
dışında, ihracatın yasaklanmasına neden olan temel
faktörler arasında; stratejik açıdan önemli olan malların
diğer ülkelerin eline geçmesini istememek, yurtiçi
endüstriler için önem taşıyan ve sınırlı olan
hammaddelerin bulunması, dış ticaret hadlerinin
iyileştirilmesi, siyasal faktörler vb. bulunmaktadır.


İhracı Ön İzne Bağlı Mallar: Uluslararası anlaşma, kanun,
kararname ve ilgili sair mevzuat uyarınca bazı malların
ihracı belli kamu kurum ve kuruluşlarının ön iznine
bağlanmıştır..
Bedelsiz Olarak İhraç Edilebilecek Mallar: Türkiye’de
ihracat rejimi kararına göre karşılığında yurt dışından bir
ödeme yapılmaksızın yurt dışına mal çıkarılmasına izin
verilen mallara bedelsiz olarak ihraç edilebilecek mallar
adı verilmektedir.


İhracı Kayda Bağlı Mallar: Türkiye’de bazı malların
ihracatı ihracat mevzuatına göre kayıt altına alınmaktadır.
İhracatın İhracatçı Birlikleri Genel Sekreterliği tarafından
kayıt altına alınmasına neden olan faktörler arasında;
uluslararası anlaşmalardan doğan yükümlülükler, bazı
malların ihracat gelişiminin takip altına alınması,
standartlara uygunluğun sağlanması, ihracatçı firmaların
rekabetten korunması vb. gibi unsurlar yer almaktadır.

İhracat Uygulamalarına İlişkin Belgeler
İhracat uygulamaları gerçekleştirilirken ticari işlemlerin
kolaylaştırılmasını sağlayan bir takım belgeler
kullanılmaktadır. İhracat uygulamalarına ilişkin belgeler;
ihracata konu olan mala, ihracat yapılan ülkeye ve ihracat
türüne göre çeşitlilik göstermektedir. İhraç edilecek malın
niteliğine göre alınması gereken belgeler, malların ilgili
mevzuatta belirtilen koşullara uygun olup olmadığını
ispatlamaya yönelik belgelerdir. İhracat yapılacak ülkeye
göre düzenlenen belgeler, genellikle ülkeler arası
anlaşmalara dayalı olarak karşılıklı taviz ve yükümlülük
gerektiren resmî belge niteliğindedir. İhracat şekline göre
düzenlenecek belgeler kapsamında, özellik arz etmeyen
ihracat için serbest ihracat beyannamesi düzenlemek
yeterli olmaktadır.
İhracata Yönelik Devlet Destekleri
Türkiye’de ihracat yapan firmaların üretim ve
pazarlamaya yönelik faaliyetleri kamu tarafından
desteklenmektedir. Desteklerin temel amaçları arasında;
firmaların dış piyasalarda karşılaştıkları sorunları
azaltmak/gidermek, üretim maliyetlerini düşürmek,
uluslararası rekabet güçlerini artırmak ve ülke
ekonomilerine katkılarını artırmak yer almaktadır.

İthalat Uygulamaları
Dışa açık ülkelerde ithalatın ekonomik etkilerinin yönü ve
büyüklüğü, ithalatın bileşimine (hangi tür mal ve
hizmetlerin ithal edildiğine) ve ithalatın millî gelir içindeki
payına bağlıdır. İthalatın olumlu ekonomik etkilerini
artırabilmek için ticari firmaların ithalat uygulamalarının
koşullarını yerine getirmeleri, ithalatı kaliteli ve
standartlara uygun bir şekilde gerçekleştirmeleri
gerekmektedir.
İthalata Konu Olan Mal ve Hizmetler
Bir ülkede yurtiçi firmaların yabancı ülkelerdeki
firmaların rekabetinden korunması, kamu ahlakı, düzeni
ve güvenliği açısından tehlikeli kabul edilen malların
ülkeye girişinin engellenmesi, hazine için vergi geliri elde
edilmesi, dış açıkların kapatılması vb. gibi nedenlerle
ithalata kamu eliyle müdahalede bulunulabilmektedir.
Resmî olarak belirlenen ithalatı yasak ve belli kurumlara
bırakılan mallar dışındaki mallar ithal edilebilmektedir.
Ayrıca bedelsiz ithal edilebilecek malların listesi de resmî
olarak belirlenmiş durumdadır.


İthali Yasak Mallar: Uluslararası anlaşmalar ve dış ticaret
politikaları çerçevesinde bazı malların ithal edilmesi resmî
olarak yasaklanmıştır. 


İthali Belli Kurum ve Kuruluşlara Bırakılan Mallar:
Türkiye’de bazı malların ithalatı için resmî olarak belirli
kurum ve kuruluşlara izin verilmiştir. Bu malların ilgili
mevzuata uygun olduğu resmî kurumlar tarafından
onaylandıktan sonra serbest dolaşıma sokulabilmektedir.

Bedelsiz Olarak İthal Edilebilecek Mallar: Türkiye’de
ithalat rejimi kararına göre karşılığında yurt dışına döviz
transferi yapılmadan yurtdışında elde edilen ve yurda
getirilmesi zorunlu olmayan, dış kazanç ve tasarruflarla
satın alınmış olan bazı şahsi ve ticari nitelikli malların
yurtiçine getirilmesine bedelsiz ithalat denilmektedir.

İthalat Uygulamalarına İlişkin Belgeler
Bir ithalat işleminde genellikle belgeler ithalatçının
talebiyle ihracatçı tarafından hazırlanmakta ve tarafların
kararlaştırdıkları ödeme yöntemine göre ithalatçıya
gönderilmektedir. Türkiye’de ithalat ve ihracat
uygulamalarına ilişkin belge ve izinlerin yer aldığı liste
sayfa 68’de Tablo 3.9’da verilmiştir.
İthalata Yönelik Devlet Destekleri
Türkiye’de ihracatçılara yönelik devlet destekleri ile
ihracat artırılmaya çalışılırken, aynı zamanda yerli
üreticilerin ve tüketicilerin ithalattan kaynaklanan haksız
rekabetten zarar görmemeleri için de bir takım koruma
tedbirleri alınmaktadır. 

Kaynak :  AÖF

DIŞ TİCARETE GİRİŞ

PAZARLAMA ANLAYIŞLARI
+2

Pazarlama düşüncesi evrilerek günümüze ulaşmış,
kavram çeşitli evrelerden geçerek nihai halini almıştır.
Fakat günümüzde dahi işletmeler sözü edilen farklı
evrelerdeki anlayışlardan herhangi birine sahip olabilirler.
Bu anlayışlar:

Üretime yönelik pazarlama anlayışı,
Ürüne yönelik pazarlama anlayışı,
Satışa yönelik pazarlama anlayışı,
Pazara yönelik pazarlama anlayışı,
Topluma yönelik pazarlama anlayışı

olarak sıralanmaktadır.
Üretime yönelik pazarlama anlayışı: Çok miktarda ürün
üreterek, ürünlerin maliyetlerini düşürmeye odaklanır.
Talebin arzdan yüksek olduğu Endüstri Devrimi’nin ilk
dönemlerinde kitlesel üretimin başladığı yıllardaki hâkim
pazarlama anlayışıdır.
Ürüne yönelik pazarlama anlayışı: Tüketicilerin en
kaliteli, en yenilikçi ve en yüksek performanslı ürünleri
tercih edeceklerini, dolayısıyla bu tür ürünleri satmak için
ek bir çaba göstermeye gerek olmadığını düşünür.
İşletmelerin tüketicilerin gerçek ihtiyaçlarını göz ardı edip
ürünleri üzerine böylesi odaklanmaları pazarlama
miyopluğu olarak ifade edilir.
Satışa yönelik pazarlama anlayışı: Yeteri kadar reklam ve
satış çabası yapılarak her ürünün satılabileceğini savunan
anlayıştır. Bu anlayışta pazarlama ile yoğun promosyon,
reklam ve zorlayıcı kişisel satış çabaları aynı şeydir.
Müşteriler ile uzun vadeli ilişkiler kurmak yerine tek
seferlik satışlar üzerinde durulur.
Pazara yönelik pazarlama anlayışı: Ürünleri üretip
bunlara müşteri aramak yerine müşteriler için uygun
ürünler oluşturmaya yönelik anlayış. Tüketicilerin istek ve
ihtiyaçlarını bilmek ve bunları rakiplerden daha iyi tatmin
etmenin başarı getireceğini savunur.
Topluma yönelik pazarlama anlayışı: Bu anlayışa göre
tüketicileri memnun etmek her zaman yeterli değildir.
Çevre kirliliği, azalan doğal kaynaklar, küresel ısınma,
gelir dağılımı eşitsizliği gibi küresel çapta yaşanan
sorunlarla ilgilenerek sadece tüketicilerin değil toplumun
yaşam koşullarını olumlu yönde etkileyecek kültürel,
çevresel etkinlikleri desteklemek ve sosyal sorumluluk
projeleri içinde yer almak da bu pazarlama anlayışının bir
parçasıdır.

Pazarlama Stratejisi

Pazarlama stratejisi, bir işletmenin hitap edeceği hedef
pazarını ya da pazarlarını seçmesi ve bu hedef pazarın
istek ve ihtiyaçlarını en iyi biçimde karşılayacak
pazarlama karmasını oluşturmasını içerir.
Bir işletme pazarlama stratejisi geliştirmeye durum analizi
yaparak başlar. Bunun için kullanılan en yaygın
araçlardan biri
SWOT analizi; işletmenin güçlü ve zayıf
yönleri ile pazarlama çevresindeki fırsat ve tehditleri
ayrıntılı olarak inceleyen bir yaklaşımdır.
İşletmeler değerlendirme sonrasında ürün ve pazarlar
açısından nasıl ve hangi yönde büyüyeceklerine karar
verirler. İşletmelerin büyüyerek satış gelirlerini
artırabilmeleri için 4 farklı
büyüme stratejisi
kullanılabilir:
Pazara derinlemesine girme: İşletmenin mevcut
ürünleri ile mevcut pazara daha çok satması.
Pazar geliştirme: İşletmenin mevcut ürünleri için
yeni pazar bölümleri belirlemesi ve geliştirmesi.
Ürün geliştirme: İşletmenin hâlihazırda hizmet
verdiği Pazar bölümlerine yeni ya da
değiştirilmiş ürünler sunarak büyümesi.
Farklılaşma: İşletmenin mevcut ürün ve
pazarları dışında yeni bir işe başlayarak
büyümesi.

PAZAR ANLAYIŞI

Bir işletmenin tüketicileri o işletmenin pazarını oluşturur
fakat bir pazar çoğunlukla kendisini oluşturan tüketicilerin
ürün tercihleri, ödeme günleri açısından türdeş bir özellik
göstermez. Dolayısıyla bir pazarın tümüne hitap etmek
mümkün değildir. İstek ve ihtiyaçlar, satın alma gücü ve
satın alma davranışları açısından birbirine benzemeyen bir
pazarın, belirli özellikler çerçevesinde daha türdeş alt
bölümlere ayrılması pazar bölümleme olarak adlandırılır.
Pazar bölümleme çeşitli ölçütlere göre yapılır.
Demografik (yaş, cinsiyet, eğitim düzeyi, meslek, din,
gelir, vb.), coğrafi (ülke, bölge, şehir, iklim, nüfus
yoğunluğu), psikografik (kişilik ve yaşam tarzı),
davranışsal (ürüne karşı tutumlar, beklenen fayda,
kullanım sıklığı, ürün bağlılığı, kullanım amacı) gibi
faktörler başlıca bölümleme ölçütleridir.
Pazar bölümleme gerçekleştirildikten sonra işletmenin
pazarlama faaliyetlerini yöneltmek üzere belirlediği
tüketiciler, o işletmenin
hedef pazarını oluşturur.
İşletmelerin hedef pazar belirleme sürecinde
izleyebileceği dört temel hedef pazar stratejisi vardır.
Bunlar;
Kitlesel pazarlama,
Bölümlü pazarlama,
Niş (yoğunlaşmış) pazarlama ve
Mikro pazarlamadır.

Ürün

Bir istek ve ihtiyacı karşılamak amacıyla pazara sunulan
her şey ürün olarak nitelendirilebilir. Ancak ürün kavramı
sadece satın alınmak, tüketilmek amacıyla pazara sunulan
şeyleri değil; tüketicilerin kullanması, dikkatini çekmesi
amacıyla pazarlanan her şeyi kapsar. Pazarlama anlayışına
göre fiziksel mallar, hizmetler, deneyimler, turistik yerler
vb. ürün olarak ele alınır ve pazara sunulan bir ürün çoğu
zaman fiziksel unsurları, hizmetleri ve hatta deneyimleri
bir arada barındırır.
    Ürün türleri; ürünler tüketim malları ve endüstriyel
ürünler
olmak üzere iki genel kategoriye ayrılır:
Tüketim ürünleri; nihai tüketiciler tarafından
kendi tüketimleri amacıyla satın alınan mal
hizmetlerdir.
Endüstriyel ürünler; bir işletmenin faaliyetlerini
yürütürken ya da üretim sürecinde kullanılmak
amacıyla satın aldığı mal ve hizmetlerdir.
Aynı ürün satın alma amacına göre hem tüketim
ürünü, hem de endüstriyel ürün olarak düşünülebilir.
Burada ürünün hangi sınıflandırmaya dâhil olduğunu
ürünün satın alma ve kullanım amacı belirler.
Tüketim malları kendi aralarında 4’e ayrılır:
Kolayda ürünler; tüketicilerin genellikle sık sık,
hemen karar vererek ve çok fazla karşılaştırma
yapmadan aldıkları, fiyatları çok yüksek olmayan
ürünler (margarin, diş macunu, ekmek, vb.).
Beğenmeli ürünler; daha seyrek satın alınan ve
tüketicilerin uygunluk, kalite, fiyat ve tarz
açısından dikkatlice karşılaştırdığı tüketim
malları ve hizmetleri (buzdolabı, kot pantolon,
küçük ev aletleri, vb.).
Özellikli ürünler; önemli sayıda alıcı grubunun
satın almak için özel çaba göstermeye istekli
olduğu eşsiz özelliklere ya da marka kimliğine
sahip tüketim mal ve hizmetleri (tasarım
kıyafetler, mücevher, spor araba, vb.).
Aranmayan ürünler; tüketicinin hakkında çok
fazla bilgisi olmadığı ya da olsa bile normalde
satın almayı pek aklına getirmediği mal ve
hizmetler (sigortacılık hizmetleri, mezar yeri,
vb.).
Söz konusu sınıflandırma ürünler arası farklılığa
değil, tüketicilerin bu ürünleri satın alma
davranışlarına dayalı olarak yapılmıştır ve her bir
ürün türünün pazarlama karması açısından farklı
özellikleri bulunmaktadır.

MARKA

Marka, ürünün niteliklerinden biri olarak marka
kavramı günümüzde çok önem kazanmıştır ve
başarılı pazarlamanın başarılı markalar yaratacağı
düşüncesi hâkimdir. Marka sadece bir ad olmaktan
öte; bir ürünü belirlemek ve onu rakiplerin
tekliflerinden ayırabilmek amacıyla kullanılan bir
isim, işaret, sembol, tasarım ya da bunların bir
bileşimidir. Bir ürünün markasının söylenebilen ya da
yazılabilen sözcük biçimine biçiminde isimleştirilmiş
hali ise
marka adıdır.

Pazarlama Kanalları
Bir ürünün tüketiciye nasıl ulaştırılacağı, hangi ortamlarda
satışa sunulacağı, ürünün tüketiciye fiziksel hareketinin
nasıl gerçekleştirileceği gibi sorular pazarlama (dağıtım)
kanalları ile ilgilidir.
Pazarlama kanalları; yer, zaman,
sahiplik ve şekil faydası yaratarak ürünleri üretim
noktasından tüketim noktasına ulaştıran ve çeşitli tesisleri,
aracı işletmeleri, araçları ve insanları içine alan bir
sistemdir.
Pazarlama kanalları temel olarak dört fayda sunarak
tüketicilerin istek ve ihtiyaçlarını karşılar:
Zaman faydası; bir ürünün tüketicinin satın
almak istediği zamanda satışa hazır
tutulabilmesi demektir.
Yer faydası; ürünü tüketicilerin istedikleri
yerlerde satışa sunmak anlamına gelir.
Sahiplik faydası; ürünlerin sahipliğinin çeşitli
aracılar yoluyla ya da doğrudan tüketiciye
geçmesini ifade eder.

• Şekil faydası; genellikle üretim işlevi tarafından
yaratılsa da pazarlama kanalında yer alan
aracılar da şekil faydası sağlarlar.


Pazarlama Kanalının Yapısının Belirlenmesi;
Pazarlama kanallarını tasarlamak isteyen bir işletme kanal

yapısı ile ilgili üç boyuta karar vermelidir:
1.
Pazarlama kanalı kaç aşamalı olacaktır?

Üretici ve tüketici arasında hiçbir aracı olmadığında
doğrudan kanallar söz konusudur. Üretici ve
tüketici arasında toptancı, perakendeci gibi çeşitli
aracılar yer aldığında ise dolaylı kanallar söz
konusudur. Perkendeciler pazarlama kanalındaki
son bağlantıdır ve doğrudan tüketicilere satış
yaparlar. Toptancılar ise ürünleri üreticilerden
alıp perakendecilere, örgütsel müşterilere ve
diğer toptancılara satan işletmelerdir.
2.
Kanalın her aşamasında yer alacak aracıların
türü ne olacaktır?

Dağıtım kanalında aracılara
yer verecek bir işletme bu aracıların türüne de
(kendi satış mağazası, bölümlü mağaza,
hipermarketler, toptancı, komisyoncu, vb.) karar
vermelidir.
3.
Kanaldaki her aşamada yer alacak aracıların
yoğunluğu (sayısı) ne olacaktır?

Dağıtımda yer
alacak aracı sayısına (yoğunluğuna) ilişkin üç
seçenek bulunmaktadır:
Yoğun dağıtım; ürünlerin tüketicilerin
satın almaya hazır oldukları tüm satış
noktalarına satılmasıdır.

Sınırlı dağıtım; bir ürün, marka ya da
hizmetin belirli bir coğrafi pazarda
yalnızca bir aracı tarafından dağıtılıp
satılması demektir.
Seçimli dağıtım; yoğun ve sınırlı
dağıtım arasında bir yoğunluğa sahiptir.
Üretici ürünlerini birkaç aracı
kullanarak dağıtır.

Tutundurma
Pazarlama içinde mevcut ve muhtemel müşterilerle
iletişim kurmak, bilgilendirmek, hatırlatmak ya da ikna
etmek amacıyla kullanılan faaliyetlerdir. Tutundurma
faaliyetleri aşağıdaki araçlardan oluşur:
Reklam
Halkla ilişkiler
Kişisel satış
Satış tutundurma
Doğrudan pazarlama
Reklam; mesajların kimliği belirli bir kaynak tarafından
gönderildiği, bir örgüt, ürün, hizmet ya da fikir hakkında
belirli bir ücret ödenerek gerçekleştirilen ve kişisel
olmayan iletişim biçimidir. Reklamın amacı kitleleri
bilgilendirmek, ikna etmek ve hatırlatma yapmaktır.
Geniş bir izleyici kitlesine ulaşarak tüketicilerin markanın
farkına varmasını sağlamak, uzun vadeli marka imajı ve
konumu yaratmak ve marka bilgisini artırmak yoluyla
ürün için büyük bir talep uyandırabilmesi reklamın güçlü
yönüdür. Reklamın olumsuz yönü ise tüketicilerin
reklamlardan kaçınmaya çalışmaları ve hedef kitlenin
dışında kalan izleyicilerin de reklamlara maruz
kalmasıdır.
Satış tutundurma; bir ürün ya da hizmetin satışını ya da
satın alınmasını teşvik eden kısan dönemli teşvik
faaliyetleridir. Günlük dilde promosyon olarak da bilinir.
Satış tutundurma araçları parasal (kuponlar, para iadeleri,
fiyat indirimleri) ya da maddesel (yarışmalar, çekilişler,
armağanlar, çoklu ürün paketleri, örnek ürünler) nitelikte
olabilir.
Doğrudan pazarlama; dikkatlice seçilmiş müşterilerle
hem anında bir tepki elde etmek hem de süregelen müşteri
ilişkileri oluşturmak için doğrudan bağlantılar kurmaktır.
Doğrudan pazarlama etkileşimli bir pazarlama sistemidir
ve işletme ile müşteriler arasında karşılıklı bir iletişim
kurulur.
Doğrudan pazarlama; e-posta pazarlaması, katalogla
pazarlama, telefonla pazarlama, televizyon aracılığı ile
doğrudan tepki almaya yönelik pazarlama, mobil telefon
aracılığıyla pazarlama gibi çok çeşitli biçimlerde
uygulanabilir. Dolayısıyla müşteri ile etkileşim için
müşterinin mutlaka mağaza vb. satış ortamında
bulunmasına gerek yoktur.

Kişisel satış; satış yapmak ve müşteri ilişkileri oluşturmak
amacıyla bir firmanın satış gücü tarafından
gerçekleştirilen kişisel sunuşlardır.
Mesajın müşteriye göre uyarlanabilmesi, uzlaşma yoluyla
müşterinin ikna edilebilmesi ve etkileşime ya da çift yönlü
iletişime dayalı olması kişisel satışın güçlü yönleriyken;
yüksek maliyetli olması, kontrolün zor olması ve her
müşteriye bu şekilde ulaşmanın mümkün olmaması bu
aracın zayıf yönlerini oluşturmaktadır.

Halkla ilişkiler;

haber değeri olan olumlu duyurumlar
çıkmasını sağlayarak, iyi bir kurum imajı inşa ederek ve
şirket hakkında çıkan olumsuz söylentilerle, olaylarla
mücadele ederek bir işletmenin çeşitli halklarıyla olumlu
ilişkiler kurmaktır.
Duyurum halkla ilişkilerin bir parçasıdır ve yaygın olarak
basın bültenleri, basın toplantıları, konuşmalar ve özel
haberler şeklinde uygulanır. Fakat duyurum genellikle
reklam ile karıştırılır ve bazen de bedava reklam olarak
adlandırılır.
Halkla ilişkiler faaliyetleri medya, finansal kuruluşlar,
üniversiteler, sivil toplum örgütleri, çalışanlar, yerel halk
ve müşteriler gibi çok çeşitli grupları hedefler.
Halkla ilişkiler faaliyetleri ile toplumda kuruma karşı iyi
niyet oluşturmak, imajı geliştirmek, bir ürün ya da hizmeti
tutundurmak, çalışanlara yönelik iç iletişimi sağlamak,
şirketi hakkında çıkan olumsuz haber, söylenti ve
dedikodular karşısında savunmak ya da yasa yapıcıları
etkilemek için lobi yapmak amaçlanabilir.
İşletmelerin çeşitli spor, sanat, eğitim ya da çevresel
faaliyetlere maddi destek sağladığı sponsorluk faaliyetleri
de halkla ilişkiler kapsamındadır.

 

KAYNAK :

AÖF

DIŞ TİCARET

( İŞLETME FONKSİYONLARI )

Alüminyum Küpeşte Aksesuar Üretim Teknikleri
0

Alüminyum Küpeşte aksesuar üretiminde genel olarak üç yöntem kullanılır:

1. Yöntem: DORAME USULÜ Profilden İşleme İle Üretim
(Biz Bu Yöntemi Kullanıyoruz)
Fabrikadan gelen alüminyum profil işletmemizde belirli ölçülerde kesilerek cnc makinalarda işlenir.
Daha sonra polisaj dediğimiz işlemde fırçalanarak üzerideki pürüzler giderilir. Düzgün ve pürüzsüz yüzeyin kalıcı olması için eloksal dediğimiz işlem ile yüzeyi elektrik yardımı ile eloksal kaplanır.

2. Yöntem Külçe Alüminyumdan Kokil Döküm İle Üretim
Yüzeyi polisaj ve eloksal kaplıdır. 1. Yönteme göre daha az maliyetlidir.

3. Yöntem Külçe Alüminyumdan Metal Enjeksiyon İle Üretim
Külçe alüminyum metal enjeksiyon makinasında kalıplara basılır.yüzeyi polisaj ve eloksal işlemine uygun değildir, bu yüzden kimyasal dediğimiz bir suya batırılarak yüzeyi kimyasal kaplanır.
Maliyeti en ucuz üretim şekli budur. bu teknikle üretilen ürünlerin yüzeyinde bulunan kimyasal nemli ve tuzlu bölgelerde ( deniz kenarı ) bir süre sonra deformasyona uğrar.

NEDEN ALÜMİNYUM ?
0

 

Alüminyumu diğer metallere göre birçok alanda avantajlı kılan en önemli ana özelliklerini;

1. Hafifliği,

2. Hafifliğine Karşın Alaşımlandırıldığında Yeterli Mukavemeti,

3. Tekrar Defalarca Kullanılabilirliği,

4. Yüksek Korozyon Direnci,

5. Çekilebilirliği,

6. Şekillendirilebilirliği,

7. Dövülebilirliği,

8. İşlenebilirliği,

9. Yüksek Isı ve Elektriksel İletkenliği,

10. Işık ve Isı Yansıtıcılığı olarak sıralayabiliriz.

Demirden üç kat daha hafif olan alüminyum alaşımlandırılmak suretiyle demire yakın mukavemette bir malzemeye dönüşebilmektedir. Böylece, örneğin alüminyumun otomotiv sanayinde kullanımı, aracın ağırlığını azaltarak yakıt tüketimini düşürmekte, buna karşılık yük kapasitesini arttırmaktadır. Alüminyum normal atmosfer koşullarında oksijen ile reaksiyona girerek kendi yüzeyinde doğal bir koruyucu film tabakası oluşturur. Ortalama 635×10-9 cm kalınlığında olan bu alümina tabakası alüminyumu korozyondan korur. Anotlama, boyama, laklama alüminyumun korozif etkilere karşı koruyucu özelliğini artıran diğer uygulamalardır. Mükemmel elektrik iletkenliği nedeniyle alüminyum, elektrik enerjisi iletim ve dağıtımının başlıca elemanları olan yalıtılmış hava hattı ve yeraltı güç kabloları ve ek malzemelerde, yakın zamana kadar bu alanlarda kullanılan bakır’ın yerini almıştır. Alüminyumun önemli diğer bir özelliği mükemmel bir ısı ve ışık yansıtıcısı olmasıdır. Bu özelliği sayesinde aydınlatma aksamlarında ve ısı yataklarında yaygın olarak alüminyum kullanılmaktadır. Toksit ve bulaşıcı olmayan alüminyumun neredeyse alternatifsiz olduğu diğer bir kullanım alanı da gıda ve ilaç ambalaj uygulamalarıdır. 0,007 mm kalınlığında dahi alüminyum folyo tam olarak ışık, aroma ve gaz geçirgensizliğe sahiptir. Masif olarak yanmaz özellikte olan alüminyum mikro parçalar haline getirildiğinde büyük ısı açığa çıkararak yanar. Bu özelliği nedeniyle roketlerde yakıt olarak kullanılabilmektedir. Diğer metallere göre neredeyse %100 geri dönüşümlü olan alüminyumun geleceğin metali olmasını sağlayacak en önemli ana unsurlardan birisi de ekolojik özelliğidir. Dünyada, özellikle gelişmiş ülkelerde, kamuoylarının 1980’lerde doruğa ulaşan çevre korumacılığı baskısıyla ve 1973 ile 1979 yıllarındaki petrol krizleriyle hızlanan sınırlı kaynakların en ekonomik, çevreyi en az kirletecek ve daha az enerji tüketecek şekilde kullanımı gibi kriterler, alüminyumu alternatif malzemelere göre avantajlı hale getirmektedir. Çünkü sahip olduğu birçok özellikler nedeniyle sanayide bu gelişmelere uygun bir ortam sağlamaktadır Her ne kadar birincil üretimde çok miktarda enerji harcanıyorsa da, son yıllarda yapılan araştırmalar, enerji dengesi açısından, kullanım ömrü dolan alüminyumun birincil üretimin sadece %5’i kadar enerji kullanılarak yeniden kullanıma sunulması, uzun vadede alüminyumun ikame malzemelerden tasarruf yanında çevre atıklarının azalması yönüyle de daha ekonomik ve çevre dostu olduğunu göstermektedir. Alüminyumun dünya kabuğunda neredeyse sınırsız miktarda bulunduğu gerçeği de bu metalin sahip olduğu diğer bir üstünlüktür. Üretim maliyetleri de dikkate alınarak yakıt tasarrufunun daha çok önem kazanacağı, bu da daha hafif otomobillerin imalatını gündeme getirecek, bu açıdan mükemmel dayanım/ağırlık oranına sahip alüminyum rakipsiz bir malzeme durumundadır. Alüminyum çeliğin %69’una yakın bir ağırlık ile aynı güç faktörünü sağlamaktadır. Alüminyumun bu özellikleri, kullanım alanlarının gelişmesinde ve tüketiminin artmasında büyük önem taşır. Bu nedenle ABD her yıl yayınladığı stratejik metaller içinde alüminyum her zaman ilk sıralarda yer almaktadır.

DEPO VE STOK
0

Depolama; belirli nokta/noktalardan gelen ürünlerin/yüklerin teslim alınıp, belirli bir süre korunup, belirli nokta/noktalara gönderilmek üzere hazırlanmasıdır. Depolama süresinin uzunluğu depoları farklılaştırır. Depolama süresinin uzun olduğu yerlere depo denirken, süre kısaldıkça bu yerlere Dağıtım Merkezi (DC), daha da kısaldıkça aktarma merkezi denir. Depolama esas olarak kontrol, teslim alma, yerleştirme, sayım, toplama, kontrol ve gönderme faaliyetlerini kapsar.

Bu stratejide üreticiler ürettikleri ürünleri müşterilere dağıtmadan önce onları merkezi bir depoda bekletir. Malzemelerin depoda bekleme süreleri 24 saatten fazladır. Malzemeler burada kontrol, paketleme, sipariş işleme, ambalaj gibi diğer lojistik işlemlerden geçtikten sonra, uygun atamalar vasıtasıyla talepte bulunan müşterilere dağıtılır. Yani malzemeler depolarda tutulur ve buradan müşterilere dağıtım yapılır.

Depolama Yönetim Sistemi: Yoğun sevkiyat ve mal kabulün olduğu depolarda, adres bazlı depo yönetimi neredeyse bir zorunluluk olmaktadır. Ürünlerin hangi koridor ve bloklarda olduğunun bilinmesi, yerleştirme sırasında planlanmış olan saklama alanlarına dikkat edilmesi, palet bazlı hareketlerin uygulanması, tamamen bu süreçlere özel bir yazılım sistemi gerektirmektedir. Depo alanlarının en iyi şekilde kullanılmasının yanında, depo yönetim sistemlerinin bir amacı da depo elemanları, el terminalleri, taşıma araçları gibi diğer kaynakların da en verimli şekilde kullanılmasıdır. Depolama yönetim sistemleri ne kadar fazla teknolojik altyapıya sahip olursa o kadar verimli olur. Bu verimliliğin şirketlere ve tüm depolama süreçlerine getirdiği katkılar:

  • Ürün hasarının azalması,
  • Mal kabulü – sevkiyat sürelerinin kısalması dolayısıyla üretim-satış süreçlerinin etkinliğinin artması,
  • Depolama ekipmanlarının etkin ve verimli kullanılması,
  • Çalışan ve ekipman masraflarında tasarruf sağlaması,
  • Sayım ve kontrol süreçlerini kolaylaştırması, bu süreçleri iyileştirmesi,
  • Üretim kaynaklı hatalara zamannda müdahale edilmesi ve müşteri memnuniyetinin arttırılması

 

İŞLEME MERKEZLERİ
0

CNC TEZGAHLARI 

Günümüzde tarım ve diğer insan iş gücü gereksinimini azaltmak ve seri imalata yani fabrikasyona geçebilmek için makinalar ve bu makinalar için takım tezgahları tasarlanmıştır. Diğer makina sanayi ve otomotiv sanayinden sonra tarım makinaları imalatında da kullanılmaya gereksinim duyulmuştur. Bu tasarımcıların amacı başta da değindiğimiz gibi insan gücünü daha hızlı, güvenilir ve verimli aletlerle değiştirmek olmuştur. Uzun yıllar bu tezgahlarda köklü bir değişiklikler olmamıştır. Ama sürekli bir gelişme kaydedilmiştir. Çağımız bilgisayar teknolojisine bürünmesi, metal kesme işlerinde bir çağ açmış olmaktadır. Bu olay genellikle “Bilgisayar Destekli Nümerik Kontrol” olarak isimlendirilir. Kısa adlandırılması ise CNC’ dır. Bu tür takım tezgahları diğer sanayi kollarından sonrada tarım makinaları sanayine sıçramış ve üreticileri bu tezgahlara yatırıma sevk etmiştir. Bu sayede tarım makinaları sanayi Avrupa standartlarına yaklaşma eğilimi göstermiş ve imalatta seri, hatasız üretime başlanmıştır. Bu çalışmamızda CNC ‘nin tanıtılması, tezgah çeşitleri ve programlama tekniklerine değinilecektir.

CNC TEZGAHLARININ TARİHÇESİ: 

Nümerik kontrol fikri II. Dünya savaşının sonlarında A. B. D. hava kuvvetlerinin ihtiyacı olan kompleks uçak parçalarının üretimi için ortaya atılmıştır. Çünkü bu tür parçaların o günkü mevcut imalat tezgahları ile üretilmesi mümkün değildi. Bunun gerçekleştirilmesi için PARSONS CORPORATION ve MIT (Massachusetts Instute of Tecnnology) ortak çalışmalara başladı. 1952 yılında ilk olarak bir CINCINNATTI-HYDROTEL freze tezgahını Nümerik Kontrol ile teçhiz ederek bu alandaki ilk başarılı çalışmayı gerçekleştirdiler. Bu tarihten itibaren pek çok takım tezgahı imalatçısı Nümerik Kontrollü tezgah imalatına başladı. İlk önceleri NC takım tezgahlarında vakumlu tüpler, elektrik röleleri, komplike kontrol ara yüzleri kullanılıyordu. Ancak bunların sık sık tamirleri hatta yenilenmeleri gerekiyordu. Daha sonraları NC takım tezgahlarında daha kullanışlı olan minyatür elektronik tüp ve yekpare devreler kullanılmaya başlandı. Bilgisayar teknolojisinde ki hızlı gelişmeler Nümerik Kontrollü sistemleride etkilemiştir. Artık günümüzde NC tezgahlarda daha ileri düzeyde geliştirilmiş olan entegre devre elemanları, ucuz ve güvenilir olan donanımlar kullanılmıştır. ROM (Read Only Memory) teknolojisinin kullanılmaya başlanılmasıyla da programların hafızada saklanmaları mümkün oldu. Sonuç olarak bu sistemli gelişmeler CNC’ nin (Computer Numerical Control) doğmasına öncülük etmiştir. CNC daha sonra torna, matkap vb. takım tezgahlarında yaygın olarak kullanılmaya başlandı.

CNC NEDİR? 

Bilgisayarlı Nümerik Kontrol de (Computer Numerical Control ) temel düşünce takım tezgahlarının sayı, harf vb. sembollerden meydana gelen ve belirli bir mantığa göre kodlanmış komutlar yardımıyla işletilmesi ve tezgah kontrol ünitesinin (MCU) parça programını kontrol edebilen sistemdir.

Bilgisayarlı Nümeik Kontrol de tezgah kontrol ünitesinin kompütürize edilmesi sonucu proğramların muhafaza edilebilmelerinin yanında parça üretiminin her aşamasında programı durdurma, proğramda gerekli olabilecek değişiklikleri yapabilme, proğrama kalınan yerden tekrar devam edebilmeve proğramı son şekliyle hafızada saklamak mümkündür. Bu nedenle proğramın kontrol ünitesine birkez yüklenmesi yeterlidir. Proğramların tezgaha transferleri delikli kağıt şeritler (Punched Tapes) , Manyetik Bantlar (Magnetic Tapes) vb. veri taşıyıcılar aracılığıyla gerçekleştirilir.

CNC TAKIM TEZGAHLARI: 

CNC takım tezgahların dan önce NC takım tezgahlarına özetleyip CNC tezgahlarını anlatmaya geçeceği Nümerik Kontrol (NC) metal ve diğer tür malzemelerin talaş kaldırmak suretiyle işlenmesinde kullanılan her türlü takım tezgahında yaygın olarak uygulanmaktadır. Bu tezgahlardan bazıları şunlardır:

Torna tezgahı (lathe Machine)
Freze tezgahı(Miling Machine)
Matkap tezgahı (Drilling Machine)
Delik Büyütme Tezgahı (Borıng Machıne)
Taşlama Tezgahı (Grinding Machine) 

Bütün NC takım tezgahlarının kendilerine özgü kapasite, operasyon yetenekleri ve bir takım karakteristik özellikleri vardır. Bu nedenle tezgahın sahip olmadığı hiçbir işleme özelliği o tezgaha yaptırılamaz.

NC takım tezgahlarında hafıza bulunmadığından bu tür tezgahlarda blok verileri sıra ile okunur ve işleme konulur. Bir iş parçasının imalatı esnasında tezgahın kontrol ünitesi (Machine Control Unit) bir bloktaki bütün verileri okur ve tezgahta gereken işlem operasyonlarını yerine getirir. Operasyonlar tamamlandıktan sonra bir sonraki bloka geçirilir. Bu işlem sırasıyla program sonuna kadar devam eder.

Parça programları standart kağıt şerit üzerindeki yer ve diziliş şekillerine göre farklı nümerik (sayısal) ve alfa nümerik (alfa sayısal) değer ve anlamları vardır.

CNC takım tezgahlarının fiziksel tasarım ve konstrüksiyonların NC tezgahların aynıdır. Ancak NC takım tezgahlarında yapılmaları pratikte mümkün ve ekonomik olmayan bir dizi fonksiyonel özellikler bu tür tezgahlara ilave edilmiştir.

Bu özellikler şunlardır;

Tezgaha yüklenmiş olan parça programları kontrol ünitesi hafızasında saklanabilir, buradan çağrılarak defalarca işletilir.
Tezgah kontrol ünitesini besleyen özel bir güç kaynağı mevcuttur. Tezgahın enerjisi kesilse bile program vb. veriler muhafaza edilir.
Parça programı üzerinde yapılması düşünülen değişiklikler istenildiği anda ve kolaylıkla yapılır. Değiştirilmiş olan program son şekliyle hem işletilir hem de hafızada saklanır.
Bazı rutin operasyonlar program içerisinde döngüler (Cycles) şeklinde tanımlanır ve gerekli yerlerde kullanılır. (Delik delme, delik büyütme, dikdörtgen cep frezeleme, kademeli ve konik tornalama, radyüs tornalama vb. )
Bir iş parçası üzerinde döngüler dışındaki tekrarlanması gereken operasyonların programlama ana program (Main Program) içerisinde birkez yazılır ve Alt Program (Sub Program) adıyla isimlendirilirler. Ana programın uygulanması sırasında bu alt programlar gerekli yerlerde çağrılarak işlem tamamlanır. Buna örnek olarak ADANA yazısının programını verebiliriz. Burada A harfi için bir alt program yazılır. Ancak bu program farklı X mesafesinde sadece koordinat tanımlamaları yapılmak suretiyle uygulanır. Böylece normal program %40 daha kısaltılmış olur.
Bir parçanın programı yazıldığında normal olarak belirli tür ve çaptaki kesicilere işlenir. Programlama esnasında kesici çapının dikkate alınarak bazı belirli ölçüsel kaydırmaların yapılması gerekir. Halbuki kesici telafisi (Cutter Compensation) kolaylığı ile bu kaydırmalar CNC kontrol ünitesi (CNC Control Unit) tarafından programın işletimi esnasında yapılır. Kullanılan kesici kırıldığında ve aynı çapta başka bir kesici bulunamadığı durumlarda farklı çaptaki kesici ile programa kalınan yerden devam edebilme kolaylığı sağlar. Kontrol ünitesi yeni kesicinin çapına göre gerekli ölçüsel kaydırmaları yapar.
Bilgisayar sayesinde konum değiştirmeler, devir sayısı ve ilerlemelerde optimum değerlere ulaşır. Bunun sonucu olarak CNC takım tezgahlarında ideal çalışma koşulları sağlanmış olur. Alın tornalama işleminde iş parçasının çapı sürekli olarak değiştiğinden buna bağlı olarak devir sayısının da değişmesi gerekir (Constant Surface Speed). Sonuç olarak elde edilen yüzey kalitesi ve hassasiyet konvansiyel tezgahlara (Conventional Machines) kıyaslanmayacak derecede iyidir.
CNC kontrol ünitesinde bilgisayar kullanımı sonucu diğer pek çok bilgisayar ve sistemleriyle iletişim kurabilme avantajına sahiptir.
Parça imalatınageçilmeden önce görüntü ünitesi (Visual Display Unit) yardımıyla grafik olarak parça programının benzetimi mümkündür.
Kesici aletlerin değiştirilmeleri her hangi bir manuel müdahale olmaksızın yapılır. Bunun için dönerli taretler (Rotery Turrets) yada paletli kesici magazinleri kullanılır.
CNC TAKIM TEZGAHLARININ AVANTAJLARI: 

Konvansiyonel tezgahlarda kullanılan bazı bağlama kalıp, mastar vb. elemanlarla kıyaslandığı zaman tezgahın ayarlama zamanı çok kısadır.
Ayarlama, ölçü, kontrolü, manuel hareket vb. nedenlerle oluşan zaman kayıpları ortadan kalkmıştır.
İnsan faktörünün imalatta fazla etkili olmamasından dolayı seri ve hassas imalat mümkündür.
Kalifiye insan ihtiyacına gerek yoktur.
Tezgah operasyonları yüksek bir hassasiyete sahiptir.
Tezgahın çalışma temposu her zaman yüksek ve aynıdır.
Her türlü sarfiyat (elektrik, emek, malzeme vb.) asgariye indirgenmiştir.
İmalatta operatörden kaynaklanacak her türlü kişisel hatalar ortadan kalkmıştır.
Kalıp, mastar, şablon vb. pahalı elemanlardan faydalanılmadığı için sistem daha ucuzdur.
Depolamada daha az yere gerek vardır.
Parça imalatına geçiş daha süratlidir.
Parça üzerinde yapılacak değişiklikler sadece programın ilgili bölümünde ve tamamı değiştirilmeden seri olarak yapılır. Bu nedenle CNC takım tezgahlarıyla yapılan imalat büyük bir esnekliğe sahiptir.
CNC TAKIM TEZGAHLARININ DEZAVANTAJLARI: 

Her sistemde olduğu gibi CNC tezgah ve sistemlerinin avantajları yanında bazı dezavantajları mevcuttur. Bunlar şunlardır;

Detaylı bir imalat planı gereklidir.
Pahalı bir yatırımı gerektirir.
Tezgahın saat ücreti yüksektir.
Konvensiyonel tezgahlara kıyaslandığında daha titiz kullanım ve bakım isterler.
Kesme hızları yüksek ve kaliteli kesicilerin kullanılması gerekir.
Peryodik bakımları uzman ve yetkili kişiler tarafından düzenli olarak yapılmalıdır.
CNC’NİN ENDÜSTİRİDEKİ KULLANIM ALANLARI: 

Günümüzde endüstrinin talaşlı imalat adını verdiğimiz bölümü CNC’ nin en yaygın biçimde kullanıldığı alandır. Bugünkü CNC’nin doğmasına da bu alanda karşılaşılan problemlerin sebep olduğu yukarıda açıklanmıştı. Üç eksenli bir freze tezgahı ilk kez 1952 yılında çalıştırıldığında bu tezgah o günkü bazı imalat problemlerinin çözümünü sağladığı için çok mükemmeldi. Freze tezgahlarına uygulanan bu sistemler daha sonra torna, taşlama vb. takım tezgahlarına da uygulandı. Günümüzde imalatın yapıldığı hemen hemen her alanda CNC kullanılmaktadır.

CNC’nin kullanıldığı başlıca alanlar;

Talaşlı imalat
Fabrikasyon ve kaynakçılık.
Pres ileri
Muayene ve kontrol.
Montaj.
Malzemelerin taşınması.
CNC TAKIM TEZGAHLARI: 

A- CNC TORNA TEZGAHLARI:

Nümerik kontrollü torna tezgahlarda genelde X ve Z ekseni olmak üzere iki temel eksen vardır. Bu tür takım tezgahlarında pek çok profil tornalama işlemlerinin yapılabilmesi için doğrusal interpolasyon (Linear Interpolation) ve eğrisel interpolasyon (Circular İnterpolation) işlem özelliği yeterlidir. Ayrıca devir sayısı ve kesici değiştirme, ilerleme hızının belirlenmesi vb. fonksiyonlara sahiptirler.

İşleme kapasiteleri daha geniş olan CNC torna tezgahlarında eksen sayıları 3 yada daha fazla olabilir. Üçüncü eksen tezgah taretinin eksen hareketi olabilir. Özellikle endüstriyel tip CNC torna tezgahlarında (Industrial type CNC lathes) tezgahın yapısal direncini artırmak, daha hassas imalatı gerçekleştirebilmek ve çıkan talaşları kesme bölgesinden uzaklaştırabilmek için yapısal ayrıntılarında bazı dizayn değişiklikleri yapılmıştır.

CNC Freze tezgahları operasyon yeteneklerinin çeşitliliği bakımından işleme merkezlerinden sonra en çok işlem kabiliyetine sahip olan tezgahlardır. Bu tür tezgahlar en az 3 olmak üzere 4-5 ve daha fazla eksende işlem yapabilme özelliklerine sahiptir. Bu tezgahların bütün çeşitleri sürekli iz kontrol (Continuous Paht Control) ile donatılmıştır. Otomatik kesici değiştirme (Automatic Tool Change) kolaylıkları bir başka özellikleridir. Kesici telafisi (Tool Compensation) özellikle eğrisel frezeleme işlemlerinde ve kalıpçılıkta büyük kolaylık sağlar.

Üç boyutlu (3 Dimension) iş parçalarının ideal profil ve optimum özellikte işlenmeleri başarıyla gerçekleştirilir. Kullanılan kesiciler, uçları radyuslu ve yüksek kesme hızına sahip sert maden ve titanyum kaplı uçlardır.
C- CNC İŞLEME MERKEZLERİ:

Bu tür CNC tezgahları noktasal hareket (Point to Point) ve sürekli iz kontrolü (CPC) ile donatılmıştır. Böyle kompleks ve çok sayıda operasyonlara sahip iş parçalarının imalatları bir bağlamada gerçekleştirilir.

a- Yatay işleme merkezi
b- Düşey işleme merkezi

CNC İŞLEME MERKEZLERİNİN KAREKTERİSTİK ÖZELLİKLERİ: 

Prizmatik iş parçalarının bir bağlanışta 3 hatta 4 yüzeyi aynı anda işlenebilir.
Alın frezeleme, delme delik büyütme rayba ve kılavuz çekme, profil işleme, açılı delik delme vb. işlemler yapılabilir.
Kullanılacak olan kesiciler tezgahın magazin kısmına yerleştirilir ve program içerisinde gerekli olan işlemlerde kullanılır. Magazinler 10-30-60-80 yada daha fazla kesici kapasitesinde sahiptir.
İş parçalarının tezgaha bağlanma ve çözülme işlemlerinde robot kol ve ekipmanlar kullanılır. Böylece bu alandaki zaman kayıpları ortadan kaldırılır.
D- CNC MATKAP TEZGAHLARI:

CNC matkap tezgahları işlem fonksiyonları bakımından konvansiyonel türlerinden çok farklı değildir. Başlı başına CNC matkap tezgahı olarak değil küçük kapasiteli düşey işleme merkezi olarak tasarlanırlar. Tezgah tablasının hareketleri X ve Y eksenleri, kesicinin hareketi ise Z ekseni doğrultusundadır.

Bu tür tezgahlarda pek çok olasılıklar söz konusudur. (Tabla sabit kesicinin bağlandığı başlık koordinat eksenlerinde hareket edebilir. Birden fazla tezgah mili ve tablası bulunabilir.) Özellikle basit frezeleme, delme ve delik büyütme işlemlerinde çok kullanışlıdırlar.

DELME OPERASYONLARINDA İŞLEM BASAMAKLARI:
Kesici alet delinecek hedef noktanın X ve Y koordinatlarına gönderilir. Hedef noktaya ulaşıldığında kesici iş parçası yüzeyine emniyetli bir mesafeye (Clearance Height) kadar süratle yaklaşır. İş parçasının delinme işlemine başlanır. Eğer delik derinse kesici bir miktar geri çıkarılarak talaşlar boşaltılır ve tekrar delme işlemine devam edilir. Delme işlemi bitiminde kesici süratle parça dışına çıkarılır. Kesici bir sonraki delik için belirlenen koordinatlara gönderilir. CNC matkap tezgahlarında ayna görüntü (Mirror Image) ve tekrar (Repeat) döngüleri çok yaygın olarak kullanılır. Ayna görüntü için gerekli olan X ve Y koordinat değerleri girilir. Tekrar döngüsünde, tekrar sayısı ve işlemin uygulanılacağı X ve Y koordinat tanımlamaları yapılır. Böylece program bir hayli kısaltılmış olur. Farklı kesici boyutları ile ilgili değerlerin tezgah kontrol ünitesinin ilgili birimine kesici uzunluk telafisi (Tool Length Compensation) olarak girişleri yapılır. Otomotik kesici değiştirme (ATC) kolaylığı ile fazla sayıda kesici kullanımında imalata büyük bir hız kazandırılır.

E- CNC TAŞLAMA TEZGAHLARI

Silindirik ve düzlem taşlama işlemlerinde yüksek hassasiyet ve yüzey kalitesi elde edilmesi gerekir. Bu nedenle özellikle teknolojik bakımdan Nümerik Kontrolün temel felsefesine çok uygundur. Ne yazıktır ki bu alanda NC kullanımı son yıllarda olmuştur. Taşlama ile ilgili bazı özel problemlerini başarı ile çözümleyen imalatçı firmalar Nümerik Kontrolü imalatları ile bütünleştirerek kendi NC sistemlerini geliştirmişlerdir.

Torna ve freze tezgahlarında kullanılan standart kontrol tasarımları taşlama tezgahlarında kullanışlı değildir. Bu nedenle taşlama tezgahlarının kontrol sistemlerinde diğer tür tezgahlardan farklı çözümlere ihtiyaç vardır. Bunlar ;Bazan 0. 1 mikrona varan yüksek hassasiyet. Çok geniş bir ilerleme hızı alanı. İlerleme hızları 0. 02 mm/dak. İle 60 m/dak. arasında değişir. Taşlama işlemleri ile ilgili özel taşlama döngüleri (Canned Grinding Cycles) . Kademeli ilerleme artışı, bekleme, salınım, rutin, taş bileme vb. bu döngülere örnektir. Otomotik kesici telafisinin zımpara taşının bilenmesinden sonra yapılması. Doğrusal (Linear) ve eğrisel (Circular) interpolasyon hız kesilmeden yapılmalı. Herhangi kontur sapmalarında zımpara taşının bilenmesi. Programa sonradan yapılacak veri girişleri ve düzeltme işlemlerinin kolaylıkla yapılabilmesi. Taşlama tezgahlarında kullanılan kesici miktarı fazla olmadığı için telafi işlemi daha basittir.

F- CNC PRES VE ZIMBALI DELİCİLER:
CNC Pres ve zımbalı delicilerle konum değiştirmeler iki eksenli sürekli iz kontrolü şeklinde ve yüksek değerlerde yapılır. Programlanabilen kurs ilerlemesi sac malzemelerin kalınlıklarına göre değiştirilebilir. Genelde bu tezgahlarda imal edilen parçalar benzerdir. Bu nedenle program hafızaları geniş ölçüde kombine ve tekrarlanabilir programlama yeteneklerine sahiptir.

Zımbalı delicilerde zımba şekilleri basitten kompleks profillere kadar değişik işlem yapabilecek özelliklere sahiptir. Bunun için yaygın olarak kullanılan zımbalar standartlaştırılmış ve hazır olarak bulunabilir. Yine bu tür tezgahların zımba uçlarının otomatik olarak değiştirilme özellikleri de vardır. Zımba taretlerinin en yaygın olarak kullanılan 36 istasyonlu olanlardır. Bilgisayar yardımı ile imal edilecek parçalar ve sac plakalar üzerine yerleştirilir. Böylece en az fire verebilecek şekilde optimum parça yerleşimi sağlanır. Parçaların taşınmaları ve tezgaha sürülme işlemi, mamül ve artık parçaların uzaklaştırılmaları programlı taşıyıcılar yardımıyla yapılır.

G- CNC NOKTA KAYNAK MAKİNALARI:

Nümerik Kontrollü Nokta Kaynak Makinaları (Numerical Controlled Spot-Welding Machines) son yıllarda özellikle otomotiv endüstrisi alanında uygulamaya konulmuştur. Parçaların transfer hatları üzerinde kaynaklanması manuel kaynaklamaya göre büyük bir başarıyla gerçekleştirilir. Karmaşık geometriye sahip parçaları seri ve istenilen tamlıklarda kaynaklanır.

Program ilk parçanın yapımıyla düzenlenir ve tekrarlanır. Bu işlem ‘Playback’ tekniği olarak isimlendirilir. Yani kaynak yapılacak parçanın her bir kısmı manuel olarak ayarlanır ve klavye aracılığı ile hafızaya girişi yapılır. Böylece yardımcı koordinat hesaplamaları da ortadan kalkmış olur. CNC nokta kaynak makinalarının pek çoğu CNC kaynak hattıyla şebekelendirilir. İşlem esnasında hafızadan gerekli olan kaynak programı çağrılır ve kaynak işlemi yapılır.

Bu makinelerdeki CNC temelde operasyon kontrolünden çok makine kontrolüdür. Oksiasetilen, plazma yada lazer kesicilerde işlemi yapan başlık tezgah milidir. Eğer bu başlıklar yerine bir kaynak torku takılırsa CNC kaynak makinesi elde edilir. Kaynak işlemlerinde robot kullanımı en başarılı ve yaygın olan uygulamadır.

DİĞER TÜR CNC TAKIM TEZGAHLARI:

Yüksek verim ve hassasiyetinden dolayı CNC günümüzde her türlü imalat sisteminde yaygın olarak kullanılmaktadır. Otomatik kesici değiştirme özellikleriyle de otomasyonda büyük ölçüde kolaylık ve zaman tasarrufu sağlar.

Günümüzde CNC ‘nin kullanıldığı tezgah çeşitleri yalnızca yukarıda bahsedilenler değildir. Ancak bunlar en yaygın olarak kullanılanlardır. Bunların dışında CNC ‘nin kullanıldığı tezgah türleri:

Üç boyutlu ölçme ve kontrol tezgahları
Alet bileme tezgahları
Testere tezgahları
Montaj sistemleri
Erozyon tezgahları
Kaplama tezgahları
Malzeme taşıma sistemleri
Lazer kesme tezgahları
Boru bükme makinaları
Sıvama tezgahları
Alevle kesme makinaları

PAKETLEME
0

PAKETLEME

Paketleme, bir ürünün kullanıma uygun muhafaza edilebilmesi ve kullanılabilmesi için yapılan işlemdir. Burada asıl amaç ürünün özelliklerini bozmadan paketlenmesidir.

Üretimin her aşamasında yapılan kontroller dışında paketlemede sıkı bir son kontrol uygulanarak yıllar içinde oluşturduğumuz müşteri güvenini korumaktayız.

İyi Bir Paketin Özellikleri :

  • İçine koyulan ürünü dağıtmamalıdır.
  • Paketleme işleminden önce paket içerisindeki ürün düzgün toplanmalıdır.
  • Paketlerde aynı miktarda ve sayıda ürün bulunmalıdır.
  • Paketler istiflemede sorun çıkarmayacak şekilde düzenlenmelidir.
  • Paketin üzerinde ürün hakkında açıklayıcı bilgi (ürünün miktarı, adı vb.) bulunmalıdır.
  • Paket üzerinde mümkünse paketlenen ürünün bir örneği bulunmalıdır.
  • Paketlemede şekil bozuklukları olmamalıdır.
  • Paketin kullanılacağı ve gideceği yere göre koruma işlemi yapılmalıdır.

Son operasyonları tamamlanan ürünlerin Kalite Kontrol Departmanı tarafından örnekleme ile final kontrolleri yapılır. Ölçüsel ve görsel kontrollerin onayının ardından, müşteri kabul kriterlerine göre % 100 son kontrol ve paketleme yapılır.

ALÜMİNYUM
0

ALÜMİNYUM

Yoğunluğu 2,7 olan hafif maden. Aynı hacimde demirden üç kat daha hafiftir. 660 derecede erir.

Alüminyum, boksit denilen bir maden filizinden çıkartılır. Boksit adı, 1821’de bu filizin ilk bulunduğu yerin adından gelir (Fransa’da Provence iline bağlı Baux [Bo] köyü). Boksit, içinde biraz demir bulunduğu için kırmızı, daha doğrusu pas rengindedir.

Boksitten elektroliz adı verilen bir yöntemle alüminyum elde edilir; bu yöntem çok fazla elektriğe ihtiyaç gösterir; bir ton alüminyum elde etmek için 17 000 kw/saat elektrik gerekir. Bu nedenle alüminyum özellikle A.B.D., Kanada, S.S.C.B., Japonya ve Fransa gibi önemli elektrik kaynaklarına sahip ülkelerde üretilir.

Alüminyum üretimi hızla gelişmektedir: 1945’ten beri hemen hemen her 8 yılda bir üretim iki katına çıkar.

 

 

Alüminyum, demirden sonra en çok kullanılan madendir, çünkü sanayi açısından pek ilgi çekici özelliklere sahiptir: hafiftir, ısıyı ve elektriği iyi iletir, atmosfer aşındırmasına karsı dayanıklıdır. Bununla birlikte, saf alüminyum birçok yerde kullanılamayacak kadar yumuşak olduğundan, «hafif alaşımlar» denilen birçok alaşımda, silisyum ile, magnezyum ile, bakır ile karıştırılır. Hafif oldukları için bu alaşımlar hafif malzemeyi gerektiren her yerde, özellikle uçak ve otomobil yapımında çok kullanılır (kullanılan alaşıma Dür alimin denir)

Alüminyumdan en fazla otomobil yapımında yararlanılır; hafif olduğu için piston, karterler ve karoserlerde, iletken olduğu için blok silindir ve üst kapaklarda, süsleme amacıyla far ve ayna çerçevelerinde, kapı kollan v.b. yerlerde çok kullanılır. Alüminyum veya hafif alaşımlar bina yapımında, elektrikli araçlarda, kap-kacak yapımında v.b. yerlerde kullanılır. Alüminyum oksit başka doğal kimyasal elementlerle karıştırılınca safir ve yakuta dönüşür. Aynı oksit, toz haline getirilirse zımpara olur; bu da yüzeyleri aşındırarak düzlemeğe yarar.

Alüminyum, doğada bileşik halde (oksit halinde ) bulunur ve yerkabuğunun yaklaşık %8’ini oluşturur. Alüminyum üretiminin en önemli hammaddesi olan Boksit minerali %30-60 alüminyum oksit içerir. Bayer Prosesine göre elde edilen alüminanın elektrolizi ile sıvı alüminyum üretilmektedir (birincil alüminyum).Yaklaşık 4 ton boksitten 2 ton alümina elde edilmekte, bundan da 1 ton metal alüminyum üretilebilmektedir.

Alüminyum oksitin (Al2O3) elektrolizi yöntemiyle, ticari olarak üretilen alüminyum metalin üretilmesi ancak 1888 yılında mümkün olabilmiştir. Önceleri elektrik kabloları ve ev dekorasyon ürünlerinde kullanılmaya başlayan alüminyum metaline, 1939-1945 dönemindeki savaş ortamında uçak sanayiinden yoğun talep gelmiştir. 1960‘larda alüminyum sac ve levhalar inşaat sanayiinde kullanım alanı bulurken, 1970 ve 1980‘lerde ise, özellikle ABD‘de kutulama piyasası alüminyuma büyük talep yaratmıştır. Yaşanan petrol krizleri sonrasında, daha hafif otomobillerin üretiminin yaygınlaşmasıyla, otomotiv sektöründe alüminyum hızla bakır, çelik ve dökme demirin yerini almaya başlamıştır.

DÜNYA’ DA VE TÜRKİYE’ DE ALÜMİNYUM ÜRETİMLERİ

DÜNYA BOKSİT ÜRETİMİ

Dünyada boksit rezervlerinin en fazla olduğu ülkeler Avustralya, Jamaika, Gine ve Brezilya olarak sıralanabilir.

Alüminyumun ana cevheri olan boksit cevheri üretimi genellikle açık ocak işletmeciliği ile gerçekleştirilmektedir.

Dünya boksit üretimi son yıllarda 110-125 milyon ton/yıl mertebesinde gerçekleşmiştir. Avustralya ve Latin Amerika, en büyük boksit üreticileri durumundadır.

DÜNYA ALÜMİNYUM ÜRETİMLERİ

Avustralya, Brezilya, Guyana, Jamaika, Surinam, Venezuella alümina üretiminin yapıldığı belli başlı ülkelerdir. 1997 yılında 43 milyon ton civarında gerçekleşmiştir.

DÜNYA ALÜMİNYUM SANAYİ

DÜNYA ALÜMİNYUM ÜRETİMLERİ

Birincil alüminyum, alüminanın elektrolizi ile elde edilen sıvı alüminyumun üretim kapasitesi dünya genelinde yaklaşık 22 milyon ton/yıl seviyesindedir.

1975 yılında 11.5 milyon olarak gerçekleşen dünya sıvı alüminyum üretimi, 1997 yılında yaklaşık % 90 artarak 22 milyon ton (üretiminin % 40’ı; ABD, Rusya ve Kanada tarafından yapılmıştır), 1999 yılında ise 25 milyon ton seviyelerine ulaşmıştır.

İkincil alüminyum, hurdadan elde edilen alüminyum olup, günümüzde ikincil alüminyum üretiminde, birincil alüminyum üretiminde harcanan enerjinin ancak ~ % 5’i kadar (~ 700-800 kwh/ton-alüminyum) enerji tüketmesinden dolayı daha düşük maliyetlerle üretilmesi nedeniyle büyük önem taşımaktadır.

Dünya ikincil alüminyum üretimi (1997 yılı) yaklaşık olarak 7,5 Milyon ton olarak gerçekleşmiştir. Batılı Ülkelerde ikincil alüminyum üretimi daha fazladır. Dünya ikincil alüminyum üretiminin yaklaşık yarısı ABD’de yapılmaktadır.

1997 yılında dünya ikincil alüminyum üretiminin % 65’i ABD ve Japonya tarafından yapılmıştır. 1975-1995 döneminde birincil alüminyum üretimindeki artış yılda % 2.9 olarak gerçekleşirken, ikincil üretimdeki artış yılda % 5.1 seviyelerine ulaşmıştır. 1975-1995 döneminde toplam alüminyum metali üretimindeki (birincil+ikincil) artış % 3.4 olarak gerçekleşmiştir. Alüminyum üretiminde, ekolojik baskıların etkisiyle, gelişmiş ülkelerde geri dönüşüm yüzdesi daha fazladır. Dünya talebinin yaklaşık % 35’i ikincil üretimle karşılanmaktadır. Ülkemizde ikincil üretim, tüketimin ancak yaklaşık %10’una karşılık gelmektedir.

AB, ekolojik bazlı yaptırımlarında etkisi ile, birincil alüminyum üretiminden çekilmek eğilimindedir. Buna karşılık, yarı ürün işleme sanayiinde yatırımlar yapılmaktadır. Genel olarak, yarı ürün ihracatçısı olan AB ülkeleri, ihtiyaçları olan birincil alüminyumu daha çok Norveç, Brezilya ve Venezüella’dan temin etmektedirler.

DÜNYA ALÜMİNYUM TÜKETİMLERİ

Dünya alüminyum tüketimi 1997 yılı itibariyle 21,7 milyon tondur. Yıllar itibariyle. tüketim 1960’lı yıllara kadar çok dalgalı gelişmiş, tablodan da görüleceği gibi 1980 yılı sonrası ise istikrarlı bir yapıya kavuşmuştur. Dünya alüminyum tüketimi aşağıdaki şekildedir

 

YILLAR Milyon Ton
1965 5,2
1980 12,1
1994 19,7
1995 20,4
1996 20,7
1997 21,7

1980-1995 yılları arasında Batı dünyasında alüminyum tüketimi yılda %2,6 artmıştır. Aynı yıllar arasında dünya genelinde ise alüminyum tüketimi yılda %3,5 artmıştır.

1997 yılında 21.7 milyon ton olarak gerçekleşen Dünya birincil alüminyum tüketiminin % 50’den fazlasını ABD, Japonya, Çin ve Almanya gerçekleştirmiştir.

3.16.1.3.3 – DÜNYA ALÜMİNYUM ÜRETİM MALİYETLERİ

1997‘de Dünyada ortalama birincil alüminyum operasyon maliyeti ~ 1.200 US$/ton civarında gerçekleşmiştir. Birincil alüminyum üretiminin en önemli girdisi elektrik enerjisidir. Elektrik enerjisinin birim tüketimi, 1980 yılında dünyada ortalama 17,0 kwh/kg-alüminyum olarak gerçekleşmişken, 1995 yılında birim enerji tüketimi 15,7 kwh/kg-alüminyum seviyesine gerilemiştir. Günümüzde ortaya çıkan teknolojik gelişmeler sonucu, özgül enerji tüketimi ~ 13 kwh/kg-alüminyum seviyelerine kadar düşmüştür.

3.16.1.4 – TÜRKİYE ALÜMİNYUM SANAYİİ

Türkiye’de birincil Alüminyum üreten tek kuruluş, Eti Holding bünyesindeki Seydişehir Alüminyum Tesisleridir. Özel sektör kuruluşları sadece yarı ürün ve/veya uç ürünler üreten, bir anlamda alüminyum işleyen kuruluşlardır. Alüminyum sektöründe değişik alanlarda faaliyet gösteren, çoğunluğu küçük ölçekli olmak üzere, yaklaşık 400 civarında firma mevcuttur.

Türkiye Alüminyum işleme kapasitesi (Seydişehir dahil) 280.000 – 300.000 ton/yıl civarındadır. Birincil alüminyum üretiminde % 100 kapasitede çalışılmakla birlikte, alüminyum işleme sektöründe kapasite kullanım oranının ortalaması % 65-70 düzeyindedir. Avrupa Topluluğu ülkeleri için ise kapasite kullanım oranı % 89 civarındadır.

Türkiye’de alüminyumun kullanım alanları: inşaat, elektrik, metalurji, paketleme, ulaşım (otomotiv,uçak,vagon) gibi pek çok alanda kullanılmaktadır.

Seydişehir Alüminyum Tesislerinin sıvı alüminyum (birincil alüminyum) üretiminde tek kuruluş olması ve kapasitesinin yurt içi talebi karşılayamaması sonucu, talep ile üretim arasındaki fark 1985 yılından itibaren; külçe,ingot ve/veya yarı ürün halinde dış alım yoluyla karşılanmaya başlamıştır. Aşağıdaki Tabloda son üç yılın Türkiye Alüminyum üretim, tüketim, ithalat ve ihracat rakamları verilmiştir.

Çizelge 3.16.1 Türkiye Alüminyum Üretimi , Tüketimi , İthalatı ve İhracatı

 

Yıllar Üretim(Ton) İthalat (Ton) İhracat (Ton) Tüketim (Ton)
1997 62.020 237.514 71.893 227.641
1998 61.803 234.701 107.259 189.245
1999 61.705 219.114 107.545 173.274

SEYDİŞEHİR ALÜMİNYUM TESİSLERİ

SEYDİŞEHİR ALÜMİNYUM TESİSLERİNİN TARİHÇESİ

Seydişehir bölgesindeki Boksit cevherlerini işlemek için 9 Mayıs 1967 tarihinde Etibank Genel Müdürlüğü ile Tyazpromexport (SSCB) arasında imzalanan anlaşma ile 60.000 ton/yıl kapasiteli birincil alüminyum fabrikası kurulması çalışmaları başlamıştır. Fabrikada 13 Ekim 1969 tarihinde montaj çalışmaları başlamış ve Mart 1973 yılında Alümina fabrikası devreye alınmış ve arkasından Ağustos 1974’te 1.elektrolizhane, Ekim 1975’te 2.elektrolizhane, Aralık 1975’te 3.elektrolizhane, Ocak 1977’de 4.elektrolizhane, Mayıs 1974’te Dökümhane fabrikası, Şubat 1976-Mart 1979 arasında Haddehane fabrikasının değişik üniteleri tamamlanarak işletmeye alınmıştır.

60.000 ton/yıl kapasiteli tesis Ocak 1977 yılında % 100 kapasiteye ulaşmış, 8 ay sonra Türkiye’nin içinde bulunduğu büyük enerji sıkıntısı nedeniyle Eylül 1977’de % 50 kapasiteye düşürülmüştür. Temmuz 1980’de kapasite % 75’e çıkarılmış fakat Ağustos 1981’den itibaren devam eden enerji krizi nedeniyle kapasitede dalgalanmalar olmuştur. Daha sonra Haziran 1983’de kapasite % 35’ e kadar düşmüştür. Ocak 1984’de % 50, Temmuz 1984’de % 75, Mayıs 1985’de % 100 kapasiteye ulaşılmıştır. Bu tarihten itibaren % 100 kapasiteyle üretime (60.000 Ton/Yıl) devam edilmektedir.

ÜRETİM

Entegre bir tesis olan Alüminyum Tesisleri; Alümina, Anot Pasta, Alüminyum, Dökümhane, Haddehane ana üretim fabrikaları ile bunlara hizmet veren Kazan Dairesi, Kompresör, Su Sirkülasyon, Laboratuar, Atölyeler, Tesis Enerji v.b yardımcı ünitelerden oluşmaktadır.

Alümina Fabrikasındaki, açık işletme tekniği ile çıkarılan % 56 Al2O3 tenörlü boksit cevheri, Bayer prosesinin uygulandığı bu fabrikada kırma, öğütme, çözme, katı-sıvı ayrımı, sıvının kristalizasyonu sonucu alüminyum hidroksit elde edilir. Bu alüminyum hidroksitin kalsinasyonu işlemleri sonunda ise, 200.000 ton/yıl alümina üretilir (yaklaşık 2 ton boksitten 1 ton alümina elde edilir).

Alüminyum Fabrikası, 4 elektrolizhane binası ve her binada uç uca dizili 62 hücre olmak üzere toplam 248 hücreden oluşmaktadır. Hücreler soderberg anot tipinde, yani kendi kendine pişen hücre tipi olup, 100-102 kA akım şiddeti ile çalıştırılarak alüminanın elektrolizi sonucu yaklaşık 60.000 – 62.000 ton/yıl sıvı alüminyum üretilmektedir (Yaklaşık 2 ton alümina elektroliz hücrelerinde Hall-Heroult prensibine göre ayrışarak ve indirgenerek 1 ton alüminyum olarak katotta toplanır).

Dökümhane Fabrikası, Elektrolizhanelerde üretilen sıvı alüminyum, alaşımlı / saf (alaşımsız) külçe, ingot (yuvarlak-yassı) şekline getirilir. Dökümhane Ünitesi yılda ~ 60.000 ton sıvı alüminyum ve ~ 20.000 ton ikincil alüminyumu işleyecek kapasitededir.

Haddehane Fabrikası ise, Dökümhanede üretilen yuvarlak ingotların ekstrüzyon ve yassı ingotların hadde yöntemiyle şekil verildiği birim olup, piyasa talebine uygun; profil, sıcak-soğuk levha, ve folyo üretimi gerçekleştirilmektedir.

Özet olarak, Alüminyum Tesisleri yılda ~ 461.000 ton Boksit işleyerek, 200.000 ton Alümina ve 60.000 ton sıvı alüminyum üretim kapasitesine sahiptir. Üretilen alüminanın 120.000 tonu sıvı alüminyum üretiminde kullanılmakta olup, geri kalan 80.000 tonun küçük bir bölümü yurtiçinde seramik fabrikalarına satılmakta ve çoğu ihraç edilmektedir. Ayrıca, yurtiçi kağıt, tekstil, kimya sanayii, su arıtma tesisleri ihtiyacını karşılamak üzere 45.000 ton/yıl kapasiteli Alüminyum Sülfat Fabrikası 1980 yılında Alümina Fabrikasının bir yan ünitesi olarak, üretime başlamıştır.

1970 yılında 18.000 ton civarında bulunan yurtiçi alüminyum tüketimi günümüzde ~ 175.000 ton/yıl düzeyine ulaşmıştır. Tüketimin bu seviyelere ulaşmasında ulusal bir kaynaktan Alüminyum hammadde ve mamullerinin teminindeki kolaylık büyük rol oynamış ve sayıları giderek çoğalan alüminyum işleyicisi niteliğindeki sanayi kolunun alüminyuma talebini her geçen gün artırmıştır. Ancak, Seydişehir Alüminyum Tesisleri, mevcut teknolojisi ve kapasitesi ile ülke ihtiyacının sadece ~ 60.000 tonunu (~ %30’unu) karşılayabilmektedir.

REZERVLER

Eti Holding uhdesinde, işletme ruhsatlı 7 adet maden sahası bulunmaktadır. Rezerv ve silis modülü açısından en önemlileri, Mortaş, Doğankuzu ve Değirmenlik (Kızıltaş) Boksit yataklarıdır. Dekapaj ve üretim faaliyeti halen sadece, Mortaş ve Doğankuzu açık ocaklarında sürdürülmektedir. Uzun vadede, Akseki bölgesindeki Değirmenlik ve diğer yüksek modüllü Boksitler ile, Seydişehir Bölgesindeki düşük modüllü Boksitlerin, paçal yapılarak kullanılması suretiyle, mevcut rezervin değerlendirilmesi planlanmıştır. Sahaların tamamında toplam 35 milyon ton civarında görünür rezerv mevcuttur.

MALİYETLER

Birincil alüminyum üretiminde maliyeti oluşturan en önemli kalemler; Hammadde (alümina, anot pasta, kriyolit, alüminyum flörür v.b.), enerji ve işçiliktir. Bunlardan en önemlisi elektrik enerjisi olup, maliyetin yaklaşık % 40’ını oluşturmaktadır. Geriye kalan %60’ın; yaklaşık % 30’unu malzeme-hammadde giderleri , yaklaşık % 30 diğer giderleri ise personel giderleri oluşturur.

Seydişehir Alüminyum Tesisleri, dünya alüminyum sektöründe en pahalı elektrik enerjisi satın alan kuruluştur. Batı dünyası alüminyum üreticilerinin elektrik enerjisi satın alma fiyatları ~ 2 cent/kwh seviyesinde iken, Seydişehir Alüminyum Tesisleri için bu fiyat iki kat daha fazla olup ~ 4 cent/kwh dır.

Seydişehir Alüminyum Tesislerinde tüketilen elektrik enerjisi için, bu konuda çıkarılan kararnameler ile 1977-1981 yılları arasında sabit fiyat uygulaması, 20.08.1981 tarihinden sonra %50 fiyat indirimi uygulanmak suretiyle koruyucu tedbir uygulanmıştır. Daha sonrasında bu oran 08.11.1990 tarihinde %40’a çekilmiş ve halen bu şekilde uygulamaktadır.

SONUÇ

IMF dayatmaları sonrasında özelleştirme kararlarının batakçıdan mal kaçırırcasına ilgili bakanlıkların bile haberi olmadan Resmi Gazete’de yayımlanıp yürürlüğe girdiği ülkemizde bazı KİT’lerle birlikte Seydişehir Alüminyum Tesisleri de nasibini almıştır.

Söz konusu gelişmeler sonucunda ilgili bakanın girişimleri sayesinde Eti Holding bünyesindeki bazı işletmelerin özelleştirilmesinin durdurulduğu basında yer almıştır. Ancak, biz bunun bir hız kesme olduğu düşüncesindeyiz. Çünkü, bu karar bugüne kadar Resmi Gazetede yayımlanmamıştır. Bugün ise Özelleştirme kapsam ve programında Eti Holding bünyesinden ayrılan Elazığ Ferro Krom ve Antalya Elektrometaluji fabrikalarındaki yaşanan olumsuzluklar nedeniyle (satışa hazır stoklarda ürünün fazlalığı nedeniyle Elazığ Ferro Kromda üretim durdurulmuştur) bu fabrikaların tekrar Eti Holding’e iadesi gündeme getirilmiştir.

Dünyada ve özellikle ülkemizde bu zihniyetle yapılan ve kötü sonuçlanan özelleştirme örnekleri varken (Çinkur, Petlas, KARDEMİR son günlerde Cumhurbaşkanı A.N. Sezer’in bile dikkatini çekip örnek verdiği Erzurum Et Kombinesi v.b..), malum çevreler Türk sanayiinin lokomotifi olan KİT’leri kaynak tüketen ekonominin kamburu gibi göstererek çözümün biran önce özelleştirme olduğu propagandasını yapmaktadırlar.

Özellikle ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik krizin yoğun olarak yaşandığı üretim yapan yerlerin bir bir kapandığı işten çıkarmaların çığ gibi arttığı günümüzde krizin aşılmasının üretim ve ihracatla olacağı gün gibi ortadayken, bir an önce yukarıda sadece birkaç örneği verilen fiyaskoyla sonuçlanan ve trajediye dönüşen Özelleştirme macerasından yurt çapında vazgeçilmesi gerekmektedir.

Bu bağlamda, alüminyum işleme kapasitesinin 280.000-300.000 ton/yıl, ithalatın 220.000 ton/yıl ve iç tüketimin 175.000 ton/yıl olduğu ülkemizde 60.000 ton/yıl kapasitesiyle alüminyum sektörünün ancak % 30’unu karşılayan Seydişehir Alüminyum Tesisleri için çözüm önerileri hayata geçirilmelidir.

  • Dünya alüminyum sektöründe en pahalı elektrik enerjisi satın alan kuruluş olan Seydişehir Alüminyum Tesislerinin enerji sorununa kalıcı bir çözüm bulunması,
  • Ulaşılan bilgilerde Seydişehir de mevcut boksit sahalarının tamamında toplam 35 milyon ton civarında görünür rezerv olduğu bilinmektedir. Yapılacak yatırımlara baz olması ve ülke kaynaklarının tespiti amacı ile maden arama çalışmalarının başlatılarak gerçek rezerv miktarı belirlenmelidir.
  • 1973 yılından günümüze alüminyum üretimini sürdüren Seydişehir Alüminyum Tesislerinde mevcut kapasiteyi etkileyecek teknolojik sorunlar yaşanmaktadır. Alınacak yatırım kararı ve aktarılacak kaynakla acilen tesisin darboğazdan çıkarılması ve ülke gereksinimi göz önüne alınarak uygun, rasyonel modernizasyon çalışmalarına başlanmalıdır.
  • Özellikle KİT’ler, bu güne kadar siyasilerin oy torbası ve yandaşlarının nemalandırıldığı kadrolaşma sonucunda siyasi kıyımların yapıldığı arenalar olmaktan çıkarılıp, özerk bir yapıda biçimlendirilerek ülke için verimli, üretken gerçek anlamda işletmelere dönüştürülmelidir.
  • 78 yıllık cumhuriyet olmamızla övünürken hiç bir alanda ileriye dönük ülkemizi kalkındıracak kalıcı ulusal politikalarımızın olmayışı hiç de övünülesi bir durum değildir. Bunun en çarpıcı örneği madenlerimiz, değişen hükümetlerle değişmeyen bir ulusal madencilik politikasına sahip olmadığımız için mevcut yasaların bile değiştirilmesine çalışılarak küreselleşme postuna bürünmüş emperyalizme ve yerli işbirlikçilerine özelleştirme tabağında sunulmak istenmektedir. Bu nedenle vakit geçirilmeden Ulusal Maden Politikası belirlenmelidir.

ALÜMİNYUM RAPORU / TMMOB Metalurji Mühendisleri Odası 1 ALÜM İ NYUM RAPORU TMMOB METALURJİ MÜHENDİSLERİ ODASI Alüminyum Komisyonu

1-ALÜMİNYUM SEKTÖRÜ

Alüminyum Sektörü, cevherden birincil alüminyum ve hurdadan ikincil alüminyum üreten, bunları kullanım amaçlarına göre alaşımlandırarak üretilen ve ithal edilen külçe döküm ve işleme ingotlarını, dökme, haddeleme, çekme ve dövme işlemlerine tabi tutarak piyasaya uç ürünlere kadar mal üreten kuruluşları kapsamaktadır. Sektör ile ilgili raporda kullanılan alüminyuma özgü terimler aşağıda açıklanmıştır;

BOKSİT Birincil alüminyum üretiminde temel girdi olan alüminanın elde edildiği cevher gurubu.

ALÜMİNA (Al2O3) Birincil alüminyumun elde edildiği hammadde

BİRİNCİL ALÜMİNYUM Alüminanın elektroliz yöntemiyle indirgenmesi ile üretilen alüminyum

İKİNCİL ALÜMİNYUM Yeni ve/veya eski hurdadan üretilen alüminyum

DÖKÜM ÜRÜNÜ Sıvı metalin kalıp içine çeşitli yöntemlerle dökülmesi ve katılaşarak kalıbın şeklini alması ile elde edilen ürün.

EKSTRÜZYON ÜRÜNÜ Alüminyumun bir kalıp içerisinden preslenerek elde edilen boyu kesitine göre oldukça uzun ürün (boru, çubuk,profil)

İLETKEN Elektrik enerjisinin iletimi için sürekli döküm, ekstrüzyon yöntemleri ile elde edilen filmaşinin soğuk çekilmesiyle üretilen örgülü tel halat.

YASSI ÜRÜN Hadde tezgahlarında elde edilen ürün (levha, folyo, şerit, disk).

YARI ÜRÜN Alüminyumun işlenmesi sonucunda elde edilen, fakat kendisi de başka bir işlemde girdi olabilen ürün (profil, levha, folyo, şerit, disk). Yeni Hurda Üretim ve metal işleme kademelerinde çıkan alüminyum artık

HURDA Eski Hurda Çeşitli kullanım alanlarında ömrünü doldurmuş alüminyum parçalar.

Ülkemizde birincil alüminyum üreten tek kuruluş, şu anda özelleştirilmek üzere Özelleştirme İdaresi Başkanlığına bağlanan ve üretimini sürdürmeye çalışan “Eti Alüminyum A.Ş. Genel Müdürlüğü”dür. Özel sektör kuruluşları ağırlıklı olarak ikincil alüminyum ve buna dayalı sadece yarı ürün ve/veya uç ürün üretimi alanında faaliyet göstermekte olup, bir anlamda alüminyum işleyen kuruluşlardır. Günümüzde, alüminyum yarı-ürün ve ürünlerin farklı sınıflandırılmalarına rastlanılmaktadır. Alüminyumla ilgili kuruluşların teknolojileri, kullanım alanları ile bulundukları ülkelerin gümrük, uluslararası ticaret ve endüstriyel sistemlerine göre değişen, farklı yaklaşımlardan kaynaklanan sınıflandırmalar yapılmasına rağmen, ülkemizde daha çok alüminyum üretim ve teknolojisine dayanılarak düzenlenmiş aşağıdaki sınıflandırma, alüminyumla ilgili kuruluşlarca benimsenmiştir.

A)-Döküm Ürünleri:

a) Döküm İngotu(Alaşımlı külçe, alaşımsız külçe, elektrik iletken)

b) İşleme İngotu(Ekstrüzyon ürünlerinin üretiminde kullanılan yuvarlak ve köseli ingot ve hadde mamulleri üretiminde kullanılan yassı ingot)

c) Sürekli Döküm Levha (filmaşin) ve çubuk

d) Granüle Alüminyum

e) Toz Alüminyum

B)-Hadde Ürünleri:

a) Sıcak Hadde (levha rulo): 6 mm ve daha üst kalınlıkta

b) Soğuk Hadde (levha, rulo,şerit,disk): 0,2 mm-6 mm c)

Folyo: 7-200 mikron

C)-Ekstrüzyon Ürünleri:

a) Çeşitli Profiller

b) Alüminyum Teller

D)-Parça Döküm Ürünleri:

a) Kum Döküm Ürünleri

b) Kokil Döküm Ürünleri

c) Basınçlı Döküm Ürünleri Kullanım alanlarına göre yapılan diğer bir sınıflandırma ise, şu şekildedir:

1. Külçe

2. Alüminyum Toz ve Pullar

3. Ekstrüzyon Ürünleri

4. Levha

5. İletkenler

6. Folyo

7. Döküm Ürünleri

2-ALÜMİNYUM

Periyodik cetvelin III A gurubunda bulunan ve atom numarası 13, atom ağırlığı 26.89 olan +3 değerlikli bir element olan alüminyumun 20o C’taki yoğunluğu 2,7gr/cm³, ergime noktası 659,8°C, kaynama noktası 2450°C, ısınma ısısı 0.224Cal/gr(1000 C’ta), erime ısısı 400Cal/gr, 20o C’taki elektriksel iletkenliği bakırın %65’i, ısıl iletkenliği 0,5, ışık yansıtılabilirliği %90 olup, bu özellikler alaşım elementleri katılarak büyük ölçüde değiştirilebilmektedir. Alüminyum doğada bileşikler halinde bulunur. Yerkabuğundaki yaklaşık olarak %8 civarındaki içeriğiyle alüminyum, oksijen ve silisyumdan sonra en çok bulunan üçüncü elementtir. Bu kadar çok bulunmasına rağmen varlığı 1808 yılında İngiliz Sir Humpry Davy tarafından tespit edilen bu metalin ticari anlamda üretim teknolojisi ancak 1886 yılında Paul Louis Toussaint Héroult (Fransa) ve Charles Martin Hall(ABD) birbirlerinden habersiz şekilde ayrı ayrı çalışarak geliştirilmiştir. Günümüzde HallHéroult yöntemi olarak halen kullanılan bu yöntemde bu iki bilim adamı, alüminyum oksitin ergimiş kriyolitin içinde çözündürülerek üzerinden güçlü bir elektrik akım geçirildiğinde, alüminyumun elektrolitin altında sıvı halde biriktiğini fark etmişlerdir. Bu yöntemin keşfinden sadece iki yıl sonra, 1888’de İsviçre’nin Neuhausen kentinde Schweizerische Metallurgische Gesellschaft tarafından Hėroult patentiyle, yine aynı yıl A.B.D.’deki Pittsburgh kentinde Pittsburgh Reduction Company tarafından Hall patentiyle ilk alüminyum elektrolizhaneleri kurulmuştur. Bundan sonra bu alanda çok hızlı teknik ve ekonomik gelişmeler yaşanmaya başlamış, 1900 yılına gelindiğinde İsviçre ve Amerika ile birlikte Fransa(1889), İngiltere(1896), Almanya(1898) ve Avusturya(1899) da alüminyum üreten ülkeler arasındaki yerlerini almıştır. 1900 yılında dünya birincil alüminyum toplam yıllık üretimi 8.000 ton iken, 1913 yılında 65.000 tona, 1920 yılında 128.000 tona, 1938 yılında 537.000 tona, 1946 yılında 681.000 tona, 2002 yılında 22-23 milyon tona ve 2003 yılında ise 25-27 milyon ton seviyelerine yükselmiştir. Yaklaşık 110 yıl önce ticari anlamda üretimine başlanan alüminyum, insanoğlunun binlerce yıl boyunca kullandığı bakır, kalay ve kurşunun bugünkü toplam üretimlerinden çok daha fazla bir miktarda üretilmektedir. Günümüzde geriye kazanılmış (ikincil) alüminyumla birlikte toplam yıllık alüminyum arzı yaklaşık 30 milyon tona ulaşmışken, bakır 14,7 milyon ton, çinko 8,6 milyon ton, kurşun 6 milyon ton, magnezyum 0,4 milyon ton, kalay 0,2 milyon ton ve çelik 858 milyon ton seviyelerinde üretilmektedir(Grafik-1). Demir-çelik üretiminin yanında bu miktar küçük görülebilir. Ancak, ürettiği katma değer açısından bakıldığında; yıllık 22.000.000 ton alüminyumun katma değer karşılığı 150.000.000 ton demir-çeliğe eşdeğer olduğu görülmektedir.

3-NEDEN ALÜMİNYUM ?

Alüminyumu diğer metallere göre birçok alanda avantajlı kılan en önemli ana özelliklerini;

1. Hafifliği,

2. Hafifliğine Karşın Alaşımlandırıldığında Yeterli Mukavemeti,

3. Tekrar Defalarca Kullanılabilirliği,

4. Yüksek Korozyon Direnci,

5. Çekilebilirliği,

6. Şekillendirilebilirliği,

7. Dövülebilirliği,

8. İşlenebilirliği,

9. Yüksek Isı ve Elektriksel İletkenliği,

10. Işık ve Isı Yansıtıcılığı olarak sıralayabiliriz.

Demirden üç kat daha hafif olan alüminyum alaşımlandırılmak suretiyle demire yakın mukavemette bir malzemeye dönüşebilmektedir. Böylece, örneğin alüminyumun otomotiv sanayinde kullanımı, aracın ağırlığını azaltarak yakıt tüketimini düşürmekte, buna karşılık yük kapasitesini arttırmaktadır. Alüminyum normal atmosfer koşullarında oksijen ile reaksiyona girerek kendi yüzeyinde doğal bir koruyucu film tabakası oluşturur. Ortalama 635×10-9 cm kalınlığında olan bu alümina tabakası alüminyumu korozyondan korur. Anotlama, boyama, laklama alüminyumun korozif etkilere karşı koruyucu özelliğini artıran diğer uygulamalardır. Mükemmel elektrik iletkenliği nedeniyle alüminyum, elektrik enerjisi iletim ve dağıtımının başlıca elemanları olan yalıtılmış hava hattı ve yeraltı güç kabloları ve ek malzemelerde, yakın zamana kadar bu alanlarda kullanılan bakır’ın yerini almıştır. Alüminyumun önemli diğer bir özelliği mükemmel bir ısı ve ışık yansıtıcısı olmasıdır. Bu özelliği sayesinde aydınlatma aksamlarında ve ısı yataklarında yaygın olarak alüminyum kullanılmaktadır. Toksit ve bulaşıcı olmayan alüminyumun neredeyse alternatifsiz olduğu diğer bir kullanım alanı da gıda ve ilaç ambalaj uygulamalarıdır. 0,007 mm kalınlığında dahi alüminyum folyo tam olarak ışık, aroma ve gaz geçirgensizliğe sahiptir. Masif olarak yanmaz özellikte olan alüminyum mikro parçalar haline getirildiğinde büyük ısı açığa çıkararak yanar. Bu özelliği nedeniyle roketlerde yakıt olarak kullanılabilmektedir. Diğer metallere göre neredeyse %100 geri dönüşümlü olan alüminyumun geleceğin metali olmasını sağlayacak en önemli ana unsurlardan birisi de ekolojik özelliğidir. Dünyada, özellikle gelişmiş ülkelerde, kamuoylarının 1980’lerde doruğa ulaşan çevre korumacılığı baskısıyla ve 1973 ile 1979 yıllarındaki petrol krizleriyle hızlanan sınırlı kaynakların en ekonomik, çevreyi en az kirletecek ve daha az enerji tüketecek şekilde kullanımı gibi kriterler, alüminyumu alternatif malzemelere göre avantajlı hale getirmektedir. Çünkü sahip olduğu birçok özellikler nedeniyle sanayide bu gelişmelere uygun bir ortam sağlamaktadır Her ne kadar birincil üretimde çok miktarda enerji harcanıyorsa da, son yıllarda yapılan araştırmalar, enerji dengesi açısından, kullanım ömrü dolan alüminyumun birincil üretimin sadece %5’i kadar enerji kullanılarak yeniden kullanıma sunulması, uzun vadede alüminyumun ikame malzemelerden tasarruf yanında çevre atıklarının azalması yönüyle de daha ekonomik ve çevre dostu olduğunu göstermektedir. Alüminyumun dünya kabuğunda neredeyse sınırsız miktarda bulunduğu gerçeği de bu metalin sahip olduğu diğer bir üstünlüktür. Üretim maliyetleri de dikkate alınarak yakıt tasarrufunun daha çok önem kazanacağı, bu da daha hafif otomobillerin imalatını gündeme getirecek, bu açıdan mükemmel dayanım/ağırlık oranına sahip alüminyum rakipsiz bir malzeme durumundadır. Alüminyum çeliğin %69’una yakın bir ağırlık ile aynı güç faktörünü sağlamaktadır. Alüminyumun bu özellikleri, kullanım alanlarının gelişmesinde ve tüketiminin artmasında büyük önem taşır. Bu nedenle ABD her yıl yayınladığı stratejik metaller içinde alüminyum her zaman ilk sıralarda yer almaktadır.

kaynak: ALÜMİNYUM RAPORU / TMMOB Metalurji Mühendisleri Odası 1 ALÜM İ NYUM RAPORU TMMOB METALURJİ MÜHENDİSLERİ ODASI Alüminyum Komisyonu